- Kuyunun içine, suya bakınca aslanın ve onun aksi, sı içinde parıldadı. 1305
- چون که در چه بنگریدند اندر آب ** اندر آب از شیر و او در تافت تاب
- Aslan su içinde parıldayan aksini gördü. Suda bir aslan şekliyle kucağında şişman bir tavşan şekli gördü.
- شیر عکس خویش دید از آب تفت ** شکل شیری در برش خرگوش زفت
- Su içinde düşmanını görünce, tavşanı bırakıp kuyu içine sıçradı.
- چون که خصم خویش را در آب دید ** مر و را بگذاشت و اندر چه جهید
- Kendi kazdığı kuyuya kendi düştü. Çünkü yaptığı zulüm, kendi başına geldi.
- در فتاد اندر چهی کاو کنده بود ** ز آن که ظلمش در سرش آینده بود
- Zalimlerin zulmü karanlık bir kuyudur; bütün âlimler böyle dediler:
- چاه مظلم گشت ظلم ظالمان ** این چنین گفتند جمله عالمان
- Daha ziyade zalim olanın kuyusu, daha korkunçtur. Adalet “daha kötüye, daha kötü ceza verilir” buyurmuştur. 1310
- هر که ظالمتر چهش با هولتر ** عدل فرموده ست بدتر را بتر
- Ey zulümle bir kuyu kazan! Sen kendin için tuzak hazırlıyorsun.
- ای که تو از ظلم چاهی میکنی ** دان که بهر خویش دامی میکنی
- İpekböceği gibi kendi etrafını örme; kendine kuyu kazarsan bari kararlıca kaz!
- گرد خود چون کرم پیله بر متن ** بهر خود چه میکنی اندازه کن
- Zayıfları sen yardımcısız, kimsesiz sanma; Kur’an’dan “İZa câe nasrullah” ı oku
- مر ضعیفان را تو بیخصمی مدان ** از نبی ذا جاء نصر الله خوان
- Sen filsen, düşmanın senden ürkmüşse sana ceza olarak işte ebabil kuşu gelip çattı.
- گر تو پیلی خصم تو از تو رمید ** نک جزا طیرا ابابیلت رسید
- Yerde bir zayıf aman dilerse, gökyüzü askerleri birbirlerine karışırlar. 1315
- گر ضعیفی در زمین خواهد امان ** غلغل افتد در سپاه آسمان
- Sen birisini dişinle ısırıp ta kan içinde bırakırsan diş ağrısına tutulunca ne yaparsın?
- گر بدندانش گزی پر خون کنی ** درد دندانت بگیرد چون کنی
- Aslan, kuyuda kendisini görünce hiddetinden o anda kendini düşmanından ayırt edemedi.
- شیر خود را دید در چه وز غلو ** خویش را نشناخت آن دم از عدو
- Kendi aksini kendi düşmanı sandı, hulâsa, kendisine kılıç çekti.
- عکس خود را او عدوی خویش دید ** لا جرم بر خویش شمشیری کشید
- Ey adam! İnsanlarda gördüğün birçok zulümler, senin huyundur; sen, kendi huyunu onlarda görüyorsun.
- ای بسا ظلمی که بینی از کسان ** خوی تو باشد در ایشان ای فلان
- Senin varlığın, nifakın, zulmün, gafletin onlara aksetmiştir. 1320
- اندر ایشان تافته هستی تو ** از نفاق و ظلم و بد مستی تو
- Sen o sun, sen kendini yaralamaktasın. O anda lânet ipliğini kendine, kendin dokuyorsun!
- آن تویی و آن زخم بر خود میزنی ** بر خود آن دم تار لعنت میتنی
- O kötülüğü sen kendinde açıkça görmüyorsun. Görsen kendine kendin, candan düşman olurdun.
- در خود آن بد را نمیبینی عیان ** ور نه دشمن بودیی خود را به جان
- Ey ahmak! Kendine saldıran o aslan gibi sen de kendine saldırıyorsun.
- حمله بر خود میکنی ای ساده مرد ** همچو آن شیری که بر خود حمله کرد
- Ahlâkının künhüne erişir, hakikatini anlarsan o adam olmamazlığın senden olduğunu bilirsin.
- چون به قعر خوی خود اندر رسی ** پس بدانی کز تو بود آن ناکسی
- Aslan; başka bir aslan gibi görünen şeklin, kendi aksinden ibaret olduğu kuyu dibinde zahir oldu. 1325
- شیر را در قعر پیدا شد که بود ** نقش او آن کش دگر کس مینمود
- Bir zayıfın dişini söken, o ters gören aslanın işini işlemektedir.
- هر که دندان ضعیفی میکند ** کار آن شیر غلط بین میکند
- Ey başkasının yüzünde kötü bir ben gören! Gördüğün kendi beninin aksidir, ondan nefret etme!
- ای بدیده عکس بد بر روی عم ** بد نه عم است آن تویی از خود مرم
- “Müminler birbirinin aynasıdır.” Bu haberi Peygamber’den rivayet etmediler mi?
- مومنان آیینهی همدیگرند ** این خبر میاز پیمبر آورند
- Gözünün önüne gök renkli bir cam koymuşsun, o sebepten âlem sana gök görünüyor.
- پیش چشمت داشتی شیشهی کبود ** ز آن سبب عالم کبودت مینمود