English    Türkçe    فارسی   

1
1404-1428

  • Nuh’un ümmeti, Nuh’a “Nerede sevap?” dediler. Nuh “duymamak, görmemek için elbisenize büründüğünüz cihette.
  • Elbiselerinize bürünüp yüzünüzü, başınızı sardınız; ondan dolayı gözünüz olduğu halde görmediniz” dedi. 1405
  • İnsan gözden ibarettir. Geri kalanı bir deridir. Göz de, dostu gören göze derler.
  • İnsan, dostu görmeyince kör olsun, daha iyi. Böyle adam Süleyman bile olsa, karınca ondan yeğdir. "
  • Bu yepyeni sözler, Rum elçisini semaa getirdi, Ömer’i görmek iştiyakı arttı.
  • Gözünü o padişahı aramaya dikti, eşyasını da kaybetti, atını da.
  • O iş erinin ardına düşmüş, her tarafa koşmakta, delicesine onu aramaktaydı. 1410
  • “Dünyada böyle adam da olur mu ki cihandan can gibi gizlenmiş” diyordu.
  • Candan kul olmak için onu aradı. Şüphesiz, arayan bulur.
  • Bir bedevi karısı, onun yabancı olduğunu gördü; Ömer’i aradığını anlayıp “İşte şuracıkta, şu hurma ağacının altında;
  • Hurma ağacının dibinde, halktan ayrılmış, yapayalnız, gölgelikte uyuyan Tanrı gölgesini gör” dedi.
  • Elçinin Emîrülmü’minin Ömer’i – Tanrı ondan razı olsun – bir ağaç altında uyur bulması
  • Elçi oraya gelip uzakta durdu. Ömer’i görünce titremeye başladı. 1415
  • O uyuyandan elçiye bir heybet, gönlüne hoş bir hal geldi.
  • Muhabbet ve heybet birbirinin zıttı iken gönlünde bu iki zıttın birleştiğini gördü.
  • Kendi kendine “Ben nice Padişahlar gördüm; büyük sultanların makbulü oldum.
  • Onlardan korkmaz, ürkmezdim. Bu adamın heybeti aklımı başımdan aldı.
  • Aslanlar, kaplanlar bulunan ormanlara daldım, yüzümün rengi bile kaçmadı. 1420
  • Birçok savaşlarda bulundum; savaş başlayınca
  • Bir hayli ağır yaralar aldım, düşmanları ağır bir surette yaraladım. Bütün bu ahvalde kalbim, diğerlerinden daha kuvvetli idi.
  • Bu adam silâhsız, kuru yerde yatıyor; benim yedi âzam tir tir titremekte; bu ne?
  • Bu heybet Hak’tan halktan değil; bu heybet, şu abalı adamdan gelmiyor” dedi.
  • Bir kişi Hak’tan korkup takva yolunu tuttu mu: cin olsun, insan olsun, onu kim görse korkar. 1425
  • Bu düşünce içinde hürmetle ellerini bağladı. Bir müddet sonra Ömer, uykudan uyandı.
  • Ömer’in uykudan uyanması ve Kayser elçisinin ona selâm vermesi
  • Elçi, Ömer’i tâzim etti, ona selâm verdi. Peygamber “önce selâm sonra söz” demiştir.
  • Ömer, selâmını alıp onu yanına çağırdı, onu teskin etti, karşısına oturdu.