English    Türkçe    فارسی   

1
1410-1434

  • O iş erinin ardına düşmüş, her tarafa koşmakta, delicesine onu aramaktaydı. 1410
  • “Dünyada böyle adam da olur mu ki cihandan can gibi gizlenmiş” diyordu.
  • Candan kul olmak için onu aradı. Şüphesiz, arayan bulur.
  • Bir bedevi karısı, onun yabancı olduğunu gördü; Ömer’i aradığını anlayıp “İşte şuracıkta, şu hurma ağacının altında;
  • Hurma ağacının dibinde, halktan ayrılmış, yapayalnız, gölgelikte uyuyan Tanrı gölgesini gör” dedi.
  • Elçinin Emîrülmü’minin Ömer’i – Tanrı ondan razı olsun – bir ağaç altında uyur bulması
  • Elçi oraya gelip uzakta durdu. Ömer’i görünce titremeye başladı. 1415
  • O uyuyandan elçiye bir heybet, gönlüne hoş bir hal geldi.
  • Muhabbet ve heybet birbirinin zıttı iken gönlünde bu iki zıttın birleştiğini gördü.
  • Kendi kendine “Ben nice Padişahlar gördüm; büyük sultanların makbulü oldum.
  • Onlardan korkmaz, ürkmezdim. Bu adamın heybeti aklımı başımdan aldı.
  • Aslanlar, kaplanlar bulunan ormanlara daldım, yüzümün rengi bile kaçmadı. 1420
  • Birçok savaşlarda bulundum; savaş başlayınca
  • Bir hayli ağır yaralar aldım, düşmanları ağır bir surette yaraladım. Bütün bu ahvalde kalbim, diğerlerinden daha kuvvetli idi.
  • Bu adam silâhsız, kuru yerde yatıyor; benim yedi âzam tir tir titremekte; bu ne?
  • Bu heybet Hak’tan halktan değil; bu heybet, şu abalı adamdan gelmiyor” dedi.
  • Bir kişi Hak’tan korkup takva yolunu tuttu mu: cin olsun, insan olsun, onu kim görse korkar. 1425
  • Bu düşünce içinde hürmetle ellerini bağladı. Bir müddet sonra Ömer, uykudan uyandı.
  • Ömer’in uykudan uyanması ve Kayser elçisinin ona selâm vermesi
  • Elçi, Ömer’i tâzim etti, ona selâm verdi. Peygamber “önce selâm sonra söz” demiştir.
  • Ömer, selâmını alıp onu yanına çağırdı, onu teskin etti, karşısına oturdu.
  • Korkanı, emin ederler, gönlünü yatıştırırlar.
  • “Korkmayın” sözü, korkanlara sunulan hazır yemektir. Ve bu yemek tam onlara lâyıktır. 1430
  • Korkusu olmayana nasıl ”korkma” dersin? Niye ona ders veriyorsun? O, derse muhtaç değil ki!
  • Ömer, o yüreği oynayan kimseyi sevindirdi, yıkılmış gönlünü yaptı.
  • Ondan sonra en güzel bir yoldaş olan Tanrı’nın tertemiz sıfatlarına dair ince bahislere daldı;
  • Elçiye, makam nedir? Hâl neye derler? Anlasın, bilsin diye Tanrı’nın Abdallara gönderdiği lûtuf ve ihsanları nakletti.