English    Türkçe    فارسی   

1
1537-1561

  • Tanrı Kur’an’ına kaçar, sığınırsan Peygamberlerin ruhlarına karışırsın.
  • Kur’an; Peygamberlerin, Tanrı’nın temiz ululuk denizindeki balıkların halleridir.
  • Fakat okur da dediğini tutmazsan farzet ki peygamberleri, velileri görmüşsün (inanmadıktan onlara uymadıktan sonra ne fayda !).
  • Kur’an’ın hükümlerini tutar, kıssalarından hisse alırsan can kuşuna ten kafesi dar gelir. 1540
  • Kafeste mahpus olan kuşun kurtulmak istememesi cahilliktendir.
  • Kafeslerden kurtulan ruhlar, Tanrı’ya lâyık ve halka rehber olan peygamberlerdir.
  • Onların sesleri, kafeslerin dışından ve din makamından gelir: “Sana kurtuluş yolu ancak budur, bu!
  • Biz bu daracık kafesten bununla kurtulduk. Bu kafesten kurtulmanın bundan başka çaresi yok!
  • Kazandığın şöhretten kurtulman için inleyip duran bir hasta haline gir! 1545
  • Zaten halk arasında meşhur olmak, sağlam bir bağdır. Bu bağ bu yolda demir bir bağdan aşağı mıdır ki?”
  • Bir tâcirin ticaret için Hindistan’a gitmesi ve mahpus dudusunun, onunla Hindistan dudularına haber yollaması
  • Bir tacirin bir dudusu vardı, kafeste hapsedilmiş, güzel bir duduydu.
  • Tacir, Hindistan’a gitmek üzere yol hazırlığına başladı.
  • Kerem ve ihsan dolayısıyla, kölelerinin, cariyeciklerinin her birine “Çabuk söyle, sana Hindistan’dan ne getireyim?” dedi.
  • Her birisi ondan bir şey diledi. O iyi adam hepsine, istediklerini getireceğini vadetti. 1550
  • Duduya da “Sen ne armağan istersin, sana Hindistan elinden ne getireyim?” dedi.
  • Dudu dedi ki: “Oradaki duduları görünce benim halimi anlat.
  • De ki: Sizin müştakınız olan filan dudu, Tanrı’nın takdiriyle bizim mahpusumuzdur.
  • Size selâm söyledi, yardım istedi; sizden bir çare, bir kurtuluş yolu diledi.
  • Dedi ki: Reva mıdır ben iştiyakınızla gurbet elde can vereyim. 1555
  • Sıkı bir hapis içinde olayım da siz gâh yeşilliklerde, gâh ağaçlarda zevk ve sefa edesiniz.
  • Dostların vefası böyle mi olur? Ben şu hapis içindeyim, siz gül bahçelerinde.
  • Ey Ulular! Bir seher çağı şarap meclisinde bu inleyen garibi de hatırlayın!
  • Dostların sevgiliyi anması, sevgiliye ne mutludur. Hele anan ve anılanın biri Leylâ, öbürü Mecnun olursa.
  • Ey güzel endamlı sevgilinin mahremleri! Kendi kanımla doldurduğum peymaneleri içmem reva mı? 1560
  • Sevgili! Bana da bir nasip vermek istersen beni anarak bir kadeh iç!