English    Türkçe    فارسی   

1
1676-1700

  • Velî, unutturma kudretiyle bir kişinin istidlâl yolunu bağladı mı, o adamın hüneri bile olsa bir iş yapamaz.
  • Siz, yüce kişileri alaya aldınız, bundan bir şey çıkmaz sandınız ama Kur’an’da “Ensevküm” ayetini bir okuyun!
  • Şehir ve köye sahip olan, cisimlerin padişahıdır. Gönül sahibi ise gönüllerinizin sultanıdır.
  • Hiç şüphe yok ki işler, görüşlerin fer’idir. Şu halde insan, ancak göz bebeğinden ibarettir.
  • Ben bunu, tamamı ile söyleyemiyorum, çünkü merkez sahipleri (Peygamberler) men ediyorlar. 1680
  • Mademki halkı unutması ve hatırlaması onun elindedir, imdatlarına da o, erişir.
  • O güzel huylarla huylanmış olan zat, her gece gönüllerden yüz binlerce iyi ve kötü hâtırayı giderir;
  • Gündüzün gönülleri, yine o hâtıralarla doldurmakta; o sedefleri, incilerle dopdolu bir hale getirmektedir.
  • Evvelki düşüncelerin hepsi, Tanrı’nın hidayetiyle sahiplerini tanırlar.
  • Uyanınca, sanat ve hünerin, sebepler kapısını açmak üzere yine sana gelir. 1685
  • Kuyumcunun hüneri demirciye gitmez, bu güzel huylunun huyu, öteki kötüye mal olmaz.
  • Hünerler ve huylar, kıyamet günü, çeyiz gibi sahibine döner.
  • Sanatlar ve tabiatlar, sabah uyandıktan sonra, koşa koşa onun yanına gelirler. (T.M. 1686)
  • Güzel olsun, çirkin olsun... Bütün huylar ve hünerler, sabah çağında sahiplerine gelir;
  • Nitekim posta güvercinleri, gönderilen mektupları, yine uçtukları şehre getirirler. 1690
  • Dudunun, duduların hareketlerini duyması ve kafeste ölümü, tacirin ona ağlaması
  • Dudu, o dudunun yaptığını işitince titredi, düştü, kaskatı oldu.
  • Sahibi, onun böyle düştüğünü görünce yerinden sıçradı, külâhını yere vurdu.
  • Onu, bu renkte, bu halde görerek yerinden fırlayıp yakasını yırttı.
  • Dedi ki: “ Ey güzel ve hoş nağmeli dudu! Sana ne oldu, niçin bu hale geldin?
  • Vah yazık, benim güzel sesli kuşum! Vah yazık, benim gönüldeşim, sırdaşım. 1695
  • Yazık, benim güzel nağmeli kuşum; ruhumun neşesi, bahçem, çiçeğim!
  • Süleyman’ın böyle kuşu olsaydı hiç başka kuşlarla uğraşır mıydı?
  • Vah yazık; ucuz bulduğum kuştan ne çabuk ayrıldım!
  • Ey dil, sen bana çok ziyan veriyorsun! Söyleyen sen olduktan sonra ben sana ne diyeyim?
  • Ey dil, sen hem ateşsin, hem harman! Ne vakte kadar harmanı ateşe vereceksin? 1700