English    Türkçe    فارسی   

1
190-214

  • Adam; çok malı, çok parayı görünce gururlandı, şehirden çoluk çocuktan ayrıldı. 190
  • Adam, neşeli bir halde yola düştü. Haberi yoktu ki padişah canına kastetmişti.
  • Arap atına binip sevinçle koşturdu, kendi kanının diyetini elbise sandı!
  • Ey yüzlerce razılıkla sefere düşen ve bizzat kendi ayağı ile kötü bir kazaya giden!
  • Hayalinde mülk, şeref ve ululuk. Fakat Azrail “Git, evet, muradına erişirsin” demekte!
  • O garip kişi yoldan gelince, hekim, onu padişahın huzuruna götürdü; 195
  • Güzellik mumunun başı ucunda yakılması için onu, padişahın yanına izzet ve ikramla iletti.
  • Padişah, onu görünce pek ağırladı, altın hazinesini ona teslim etti.
  • Sonra hekim dedi ki: “Ey büyük sultan o cariyeciği bu tacire ver
  • Ki visali ile iyileşsin, visalinin suyu o ateşi gidersin.”
  • Padişah, o ay yüzlüyü kuyumcuya bahşetti, o iki sohbet müştakını birbirine çift etti. 200
  • Altı ay kadar murat alıp murat verdiler. Bu suretle o kız da tamamen iyileşti.
  • Ondan sonra hekim, kuyumcuya bir şerbet yaptı, kuyumcu içti, kızın karşısında erimeye başladı.
  • Hastalık yüzünden kuyumcunun güzelliği kalmayınca kızın canı, onun derdinden azat oldu, ondan vazgeçti.
  • Kuyumcu, çirkinleşip hastalanınca, yüzü sararıp solunca kızın gönlü de yavaş yavaş ondan soğudu.
  • Ancak zahirî güzelliğe ait bulunan aşklar aşk değildir. Onlar nihayet bir âr olur. 205
  • Keşke kuyumcu baştanbaşa ayıp ve âr olsaydı, tamamıyla çirkin bulunsaydı da başına bu kötü hal gelmeseydi!
  • Kuyumcunun gözünden ırmak gibi kanlar aktı, yüzü canına düşman kesildi.
  • Tavus kuşunun kanadı, kendisine düşmandır. Nice padişahlar vardır ki kuvvet ve azametleri helâklerine sebep olmuştur.
  • Kuyumcu, ”Ben o ahuyum ki göbeğimin miskinden dolayı bu avcı, benim saf kanımı dökmüştür.
  • Ah, ben o sahra tilkisiyim ki postum için beni tuzağa düşürüp tuttular, başımı kestiler. 210
  • Ah, ben o filim ki dişimi elde etmek için filci benim kanımı döktü.
  • Beni, benden aşağı birisi için öldüren, kanımı döken; bilmiyor ki benim kanım uyumaz!
  • Bugün bana ise yarın onadır. Böyle benim gibi bir adamın kanı nasıl zayi olur?
  • Duvar gerçi (günün ilk kısmında yere) uzun bir gölge düşürür; fakat o gölge, gölgeyi meydana getirene avdet eder.