- Yağmur vardır, âlemi beslemek için yağar. Yağmur vardır âlemi perişan etmek için yağar.
- هست باران از پی پروردگی ** هست باران از پی پژمردگی
- Bahar yağmurlarının faydası, şaşılacak bir derecededir. Güz yağmuruysa, bağa sıtma gibidir.
- نفع باران بهاران بو العجب ** باغ را باران پاییزی چو تب
- Bahar yağmuru, bağı nazü naim ile besler, yetiştirir. Güz yağmuruysa bozar, sarartır.
- آن بهاری ناز پروردش کند ** وین خزانی ناخوش و زردش کند
- Kış, yel ve güneş de böyledir; bunların tesirleri de zamanına göre ve ayrı ayrıdır. Bunu böyle bil, ipin ucunu yakala! 2040
- همچنین سرما و باد و آفتاب ** بر تفاوت دان و سر رشته بیاب
- Tıpkı bunun gibi gayb âleminde de bu çeşitlilik vardır. Bazısı zararlıdır, bazısı faydalı. Bazı yağmurlar berekettir, bazıları ziyan.
- همچنین در غیب انواع است این ** در زیان و سود و در ربح و غبین
- Abdâlin bu nefesi de işte o bahardandır. Canda ve gönülde bu nefes yüzünden yüzlerce güzel şeyler biter.
- این دم ابدال باشد ز آن بهار ** در دل و جان روید از وی سبزهزار
- Onların nefesleri, talihli kişilere bahar yağmurlarının ağaca yaptığı tesiri yapar.
- فعل باران بهاری با درخت ** آید از انفاسشان در نیک بخت
- Fakat bir yerde kuru bir ağaç bulunsa cana can katan rüzgârı ayıplama!
- گر درخت خشک باشد در مکان ** عیب آن از باد جان افزا مدان
- Rüzgâr, işini yaptı, esti. Canı olan da, rüzgârın tesirini candan kabul etti. 2045
- باد کار خویش کرد و بروزید ** آن که جانی داشت بر جانش گزید
- “ Bahar serinliğini ganimet bilip istifade edin. Çünkü o, ağaçlarınıza ne yaparsa bedenlerinize de onu yapar v.s hadisinin manası
- در معنی این حدیث که اغتنموا برد الربیع الی آخره
- Peygamber, “Dostlar, bahar serinliğinden sakın vücudunuzu örtmeyin.
- گفت پیغمبر ز سرمای بهار ** تن مپوشانید یاران زینهار
- Çünkü bahar rüzgârı, ağaçlara nasıl tesir ederse sizin hayatınıza da öyle tesir eder.
- ز آن که با جان شما آن میکند ** کان بهاران با درختان میکند
- Fakat güz serinliğinden kaçının. Çünkü o, bağa ve çubuklara ne yaparsa sizin vücudunuza da onu yapar “dedi.
- لیک بگریزید از سرد خزان ** کان کند کاو کرد با باغ و رزان
- Bu hadisi rivayet edenler, zahirî manasını vermişler ve yalnız zahirî manasıyla kanaat etmişlerdir.
- راویان این را به ظاهر بردهاند ** هم بر آن صورت قناعت کردهاند
- Onların halden haberleri yoktur. Dağı görmüşler de dağdaki madeni görmemişlerdir. 2050
- بیخبر بودند از جان آن گروه ** کوه را دیده ندیده کان بکوه
- Tanrı’ya göre güz, nefis ve hevadır. Akılla cansa baharın ve ebedîliğin ta kendisidir.
- آن خزان نزد خدا نفس و هواست ** عقل و جان عین بهار است و بقاست
- Eğer senin gizli ve cüzi bir aklın varsa cihanda bir kâmil akıl sahibini ara!
- مر ترا عقل است جزوی در نهان ** کامل العقلی بجو اندر جهان
- Senin cüzi aklın, onun külli aklı yüzünden külli olur. Çünkü Akl-ı kül, nefse zincir gibidir.
- جزو تو از کل او کلی شود ** عقل کل بر نفس چون غلی شود
- Binaenaleyh hadisin manası teville şöyle olur: Pak nefesler bahar gibidir, yaprakların ve filizlerin hayatıdır.
- پس به تاویل این بود کانفاس پاک ** چون بهار است و حیات برگ و تاک
- Velîlerin sözlerinden, yumuşak olsun, sert olsun, vücudunu örtme çünkü o sözler, dininin zahirîdir. 2055
- از حدیث اولیا نرم و درشت ** تن مپوشان ز آن که دینت راست پشت
- Sıcak da söylese, soğuk da söylese, hoş gör ki sıcaktan, soğuktan ( hayatın hâdiselerinden) ve cehennem azabından kurtulasın.
- گرم گوید سرد گوید خوش بگیر ** تا ز گرم و سرد بجهی وز سعیر
- Onun sıcağı, hayatın ilkbaharıdır. Doğruluğun, yakînin ve kulluğun sermayesidir.
- گرم و سردش نو بهار زندگی است ** مایهی صدق و یقین و بندگی است
- Çünkü can bahçeleri, onun sözleri ile diridir. Gönül denizi, bu cevherlerle doludur.
- ز آن که زو بستان جانها زنده است ** این جواهر بحر دل آگنده است
- Eğer gönlün bahçesinden cüzi bir zevk ve hal eksilse aklı başında olan kişinin gönlünü, binlerce gam kapladı.
- بر دل عاقل هزاران غم بود ** گر ز باغ دل خلالی کم شود
- Sıddîka’nın –Tanrı ondan razı olsun- “ Bugünkü yağmurun sırrı neydi? “ diye sorması
- پرسیدن صدیقه (س) از پیامبر (ص) که سر باران امروزینه چه بود
- “Ey şu varlığın hülâsası, vücudun zübdesi! Bu günkü yağmurun hikmeti neydi? 2060
- گفت صدیقه که ای زبدهی وجود ** حکمت باران امروزین چه بود
- Bu yağmur, rahmet yağmurlarından mıydı, yoksa tehdit için mi yağıyordu, pek yüce, pek azametli Tanrı’nın adaletinden miydi?
- این ز بارانهای رحمت بود یا ** بهر تهدید است و عدل کبریا