- Rüzgâr, işini yaptı, esti. Canı olan da, rüzgârın tesirini candan kabul etti. 2045
- باد کار خویش کرد و بروزید ** آن که جانی داشت بر جانش گزید
- “ Bahar serinliğini ganimet bilip istifade edin. Çünkü o, ağaçlarınıza ne yaparsa bedenlerinize de onu yapar v.s hadisinin manası
- در معنی این حدیث که اغتنموا برد الربیع الی آخره
- Peygamber, “Dostlar, bahar serinliğinden sakın vücudunuzu örtmeyin.
- گفت پیغمبر ز سرمای بهار ** تن مپوشانید یاران زینهار
- Çünkü bahar rüzgârı, ağaçlara nasıl tesir ederse sizin hayatınıza da öyle tesir eder.
- ز آن که با جان شما آن میکند ** کان بهاران با درختان میکند
- Fakat güz serinliğinden kaçının. Çünkü o, bağa ve çubuklara ne yaparsa sizin vücudunuza da onu yapar “dedi.
- لیک بگریزید از سرد خزان ** کان کند کاو کرد با باغ و رزان
- Bu hadisi rivayet edenler, zahirî manasını vermişler ve yalnız zahirî manasıyla kanaat etmişlerdir.
- راویان این را به ظاهر بردهاند ** هم بر آن صورت قناعت کردهاند
- Onların halden haberleri yoktur. Dağı görmüşler de dağdaki madeni görmemişlerdir. 2050
- بیخبر بودند از جان آن گروه ** کوه را دیده ندیده کان بکوه
- Tanrı’ya göre güz, nefis ve hevadır. Akılla cansa baharın ve ebedîliğin ta kendisidir.
- آن خزان نزد خدا نفس و هواست ** عقل و جان عین بهار است و بقاست
- Eğer senin gizli ve cüzi bir aklın varsa cihanda bir kâmil akıl sahibini ara!
- مر ترا عقل است جزوی در نهان ** کامل العقلی بجو اندر جهان
- Senin cüzi aklın, onun külli aklı yüzünden külli olur. Çünkü Akl-ı kül, nefse zincir gibidir.
- جزو تو از کل او کلی شود ** عقل کل بر نفس چون غلی شود
- Binaenaleyh hadisin manası teville şöyle olur: Pak nefesler bahar gibidir, yaprakların ve filizlerin hayatıdır.
- پس به تاویل این بود کانفاس پاک ** چون بهار است و حیات برگ و تاک
- Velîlerin sözlerinden, yumuşak olsun, sert olsun, vücudunu örtme çünkü o sözler, dininin zahirîdir. 2055
- از حدیث اولیا نرم و درشت ** تن مپوشان ز آن که دینت راست پشت
- Sıcak da söylese, soğuk da söylese, hoş gör ki sıcaktan, soğuktan ( hayatın hâdiselerinden) ve cehennem azabından kurtulasın.
- گرم گوید سرد گوید خوش بگیر ** تا ز گرم و سرد بجهی وز سعیر
- Onun sıcağı, hayatın ilkbaharıdır. Doğruluğun, yakînin ve kulluğun sermayesidir.
- گرم و سردش نو بهار زندگی است ** مایهی صدق و یقین و بندگی است
- Çünkü can bahçeleri, onun sözleri ile diridir. Gönül denizi, bu cevherlerle doludur.
- ز آن که زو بستان جانها زنده است ** این جواهر بحر دل آگنده است
- Eğer gönlün bahçesinden cüzi bir zevk ve hal eksilse aklı başında olan kişinin gönlünü, binlerce gam kapladı.
- بر دل عاقل هزاران غم بود ** گر ز باغ دل خلالی کم شود
- Sıddîka’nın –Tanrı ondan razı olsun- “ Bugünkü yağmurun sırrı neydi? “ diye sorması
- پرسیدن صدیقه (س) از پیامبر (ص) که سر باران امروزینه چه بود
- “Ey şu varlığın hülâsası, vücudun zübdesi! Bu günkü yağmurun hikmeti neydi? 2060
- گفت صدیقه که ای زبدهی وجود ** حکمت باران امروزین چه بود
- Bu yağmur, rahmet yağmurlarından mıydı, yoksa tehdit için mi yağıyordu, pek yüce, pek azametli Tanrı’nın adaletinden miydi?
- این ز بارانهای رحمت بود یا ** بهر تهدید است و عدل کبریا
- Bu yağmur, bahara ait lütuflardan mıydı, yoksa afetlerle dolu güz yağmuru muydu?”
- این از آن لطف بهاریات بود ** یا ز پاییزی پر آفات بود
- Peygamber dedi ki: “Bu yağmur musibetler yüzünden insanın gönlüne çöken gamı yatıştırmak için yağıyordu.”
- گفت این از بهر تسکین غم است ** کز مصیبت بر نژاد آدم است
- Eğer Âdemoğlu, o keder ateşi içinde kalıp duraydı ziyadesiyle harap olur, eksikliğe düşer, ( hiçbir şey yapamaz bir hale gelir) di.
- گر بر آن آتش بماندی آدمی ** بس خرابی در فتادی و کمی
- O anda bu dünya harap olurdu, insanların içlerinde hırs kalmazdı. 2065
- این جهان ویران شدی اندر زمان ** حرصها بیرون شدی از مردمان
- Ey can, bu âlemin direği gaflettir. Akıllılık, uyanıklık, bu dünya için afettir.
- استن این عالم ای جان غفلت است ** هوشیاری این جهان را آفت است
- Akıllılık o âlemdendir, galip gelirse bu âlem alçalır.
- هوشیاری ز آن جهان است و چو آن ** غالب آید پست گردد این جهان
- Akıllılık güneştir, hırs ise buzdur. Akıllılık sudur, bu âlem kirdir.
- هوشیاری آفتاب و حرص یخ ** هوشیاری آب و این عالم وسخ
- Dünyada hırs ve haset kükremesin diye o âlemden akıllılık, ancak sızar, sızıntı halinde gelir.
- ز آن جهان اندک ترشح میرسد ** تا نغرد در جهان حرص و حسد