Gönül kuşu onun nağmesiyle uçmakta; canın aklı, sesine hayran olmaktaydı.
از نوایش مرغ دل پران شدی ** وز صدایش هوش جان حیران شدی
Fakat zaman geçip ihtiyarlayınca evvelce doğan kuşu gibi olan canı, acizlikten sinek avlamaya başladı.
چون بر آمد روزگار و پیر شد ** باز جانش از عجز پشهگیر شد
Sırtı, küp sırtı gibi eğrildi, kamburlaştı. Gözlerinin üstünde kaşlar, âdeta eyer kuskununa döndü.2075
پشت او خم گشت همچون پشت خم ** ابروان بر چشم همچون پالدم
Onun cana can katan lâtif sesi fena, iğrenç, çirkin yürek tırmalayıcı geldi.
گشت آواز لطیف جان فزاش ** زشت و نزد کس نیرزیدی به لاش
Zühere’nin bile haset ettiği o güzel sesi, kart eşeğin sesine benzedi.
آن نوای رشک زهره آمده ** همچو آواز خر پیری شده
Zaten hangi hoş vardır ki nahoş olmamıştır? Yahut hangi tavan vardır ki yıkılmamış, yere serilmemiştir.
خود کدامین خوش که او ناخوش نشد ** یا کدامین سقف کان مفرش نشد
Ancak Sûr’un üfürülmesi, nefeslerinin aksinden ibaret olan yüce azizlerin sesleri, bundan müstesnadır; onların sesleri bakidir.
غیر آواز عزیزان در صدور ** که بود از عکس دمشان نفخ صور
Onların gönülleri, öyle bir gönüldür ki gönüller, ondan sarhoştur. Yoklukları öyle bir yokluktur ki bizim varlıklarımız, o yokluktan var olmuşlardır.2080
اندرونی کاندرونها مست از اوست ** نیستی کاین هستهامان هست از اوست
Her fikrin, her sesin kehlibarı (fikirleri ve sesleri çeken) o gönüldür. İlham, vahiy ve sır lezzeti yine o gönülden ibarettir.
کهربای فکر و هر آواز او ** لذت الهام و وحی و راز او
Çalgıcı bir hayli ihtiyarlayıp zayıflayınca kazançsızlıktan bir parçacık yufka ekmeğine bile muhtaç hale geldi.
چون که مطرب پیرتر گشت و ضعیف ** شد ز بیکسبی رهین یک رغیف
Dedi ki: “Tanrım, bana çok ömür ve mühlet verdin, hakir bir kişiye karşı lütuflarda bulundun.
گفت عمر و مهلتم دادی بسی ** لطفها کردی خدایا با خسی
Yetmiş yıldır isyan edip durdum. Benden bir gün bile ihsanını kesmedin.
معصیت ورزیدهام هفتاد سال ** باز نگرفتی ز من روزی نوال
Bugün kazanç yok, senin konuğunum. Çengi sana çalacağım, gayrı seninim.”2085
نیست کسب امروز مهمان توام ** چنگ بهر تو زنم آن توام
Çengi omuzlayıp Tanrı aramağa yola düştü; ah ederek Medine Mezarlığına doğru yollandı.
چنگ را برداشت و شد الله جو ** سوی گورستان یثرب آه گو
“Tanrı’dan kiriş parası isteyeceğim. Çünkü o kendisine karşı halis olan kalplere kerem ve ihsanıyla eder” dedi.
گفت خواهم از حق ابریشم بها ** کاو به نیکویی پذیرد قلبها
Bir hayli çenk çalıp ağladı ve başını yere koydu, çengi yastık yaptı bir mezara yaslandı.
چون که زد بسیار و گریان سر نهاد ** چنگ بالین کرد و بر گوری فتاد
Çalgıcıyı uyku bastırdı, can kuşu kafesten kurtuldu; çalgıyı da bırakıp sıçradı.
خواب بردش مرغ جانش از حبس رست ** چنگ و چنگی را رها کرد و بجست
Sâf bir âleme, can sahrasına vararak tenden ve cihan mihnetinden kurtuldu.2090
گشت آزاد از تن و رنج جهان ** در جهان ساده و صحرای جان
Canı, orada macerasını şöyle terennüm etmekteydi: Beni burada bıraksalardı.
جان او آن جا سرایان ماجرا ** کاندر اینجا گر بماندندی مرا
Canım bu bahçede, bu bahar çağında ne hoş bir hale gelir, bu ovanın bu gayb lâleliğinin sarhoşu olurdu.
خوش بدی جانم در این باغ و بهار ** مست این صحرا و غیبی لالهزار