Böyle bir hassa ancak Âdemoğlundadır. Çünkü insanda muhabbet vardır. Hayvanın muhabbeti azdır ve bu da onun nâkıs olmasından ileri gelmiştir.
این چنین خاصیتی در آدمی است ** مهر حیوان را کم است آن از کمی است
Kadınlar, akıllı kişiye galebe ederler, fakat cahil kişi onlara galip olur
در بیان این خبر که انهن یغلبن العاقل و یغلبهن الجاهل
Peygamber dedi ki: “Kadınlar; akıllı kişilere ehli dil olanlara fazlasıyla galip olurlar.
گفت پیغمبر که زن بر عاقلان ** غالب آید سخت و بر صاحب دلان
Fakat cahiller, kadına galebe ederler.” Çünkü onlar sert ve kaba muameleli olurlar.
باز بر زن جاهلان چیره شوند ** ز آن که ایشان تند و بس خیره روند
Onlarda acıma, lûtfetme, sevme azdır. Çünkü tabiatlarında, yaradılışlarında hayvanlık üstündür.2435
کم بودشان رقت و لطف و وداد ** ز آن که حیوانی است غالب بر نهاد
Sevgi ve acıma, insanlık vasfıdır; hiddet ve şehvetse... hayvanlık vasfıdır.
مهر و رقت وصف انسانی بود ** خشم و شهوت وصف حیوانی بود
Kadın, Hak nurudur, sevgili değil... Sanki yaratıcıdır, yaratılmış değildir!
پرتو حق است آن معشوق نیست ** خالق است آن گوییا مخلوق نیست
O adamın kendisini karısına teslim etmesi, kadının istek ve itirazını Hakk’ın emri bilmesi… Dönen bir şeyi bir döndürenin bulunduğu, her bilene göre alken sabittir
تسلیم کردن مرد خود را به آن چه التماس زن بود از طلب معیشت و آن اعتراض زن را اشارت حق دانستن: بنزد عقل هر دانندهای هست که با گردنده گردانندهای هست
Avamdan olan birisinin ölüm anında avamlıktan pişman olması gibi o bedevî de söylediğine pişman oldu.
مرد ز آن گفتن پشیمان شد چنان ** کز عوانی ساعت مردن عوان
“Canımın canına nasıl oldu da düşman kesildim; canımın başına nasıl oldu da tekmeler savurdum?” dedi.
گفت خصم جان جان چون آمدم ** بر سر جان من لگدها چون زدم
Aklımız baştan ayağı fark etmesin diye kaza geldi mi, gözümüzü örtüyor.2440
چون قضا آید فرو پوشد بصر ** تا نداند عقل ما پا را ز سر
Kaza geçince, insan kendisini yemeğe başlar. Perdesi yırtılan, sırrı meydana çıkan, yakasını yırtar.
چون قضا بگذشت خود را میخورد ** پرده بدریده گریبان میدرد
Bedevî dedi ki: “Ey kadın, pişman oluyorum. Kâfir olmuşsam bile müslüman olmaktayım.
مرد گفت ای زن پشیمان میشوم ** گر بدم کافر مسلمان میشوم
Sana karşı suçluyum bana acı; beni kökümden, dibimden kâmilen söküp atma!”
من گنهکارم توام رحمی بکن ** بر مکن یک بارگیم از بیخ و بن
İhtiyar kâfir, pişman olursa özür getirmeye başlar ve müslüman olur.
کافر پیر ار پشیمان میشود ** چون که عذر آرد مسلمان میشود
Tanrı tapusu, rahmet ve keremlerle dopdoludur. Varlık da ona âşık yokluk da.2445
حضرت پر رحمت است و پر کرم ** عاشق او هم وجود و هم عدم
Küfür de o ululuk sahibi Tanrı’ya âşıktır, iman da; bakır da o kimyanın kuludur, gümüş de!
کفر و ایمان عاشق آن کبریا ** مس و نقره بندهی آن کیمیا
Zehirle panzehir, zulmetle nur nasıl Tanrı dileğine müsahharsa Mûsâ ve Firavun da Tanrı dileğine müsahhardır. Firavun’un, şerefine halel gelmemesi için Tanrı’ya yalnızca münacatı
در بیان آن که موسی و فرعون هر دو مسخر مشیتاند چنان که زهر و پادزهر و ظلمات و نور و مناجات کردن فرعون به خلوت تا ناموس نشکند
Mûsâ’nın da mâna cihetinden bir yolu vardır, Firavun’un da. Fakat, zâhiren Mûsâ yolludur, Firavun yolsuz.
موسی و فرعون معنی را رهی ** ظاهر آن ره دارد و این بیرهی
Mûsâ , gündüzün Tanrı huzurunda ağlayıp inledi; Firavunda gece yarısı ağladı,
روز موسی پیش حق نالان شده ** نیم شب فرعون گریان آمده
Dedi ki; “Ey Tanrı, boynundaki bu demir zincir nedir? Boynumda demir zincir olmasa kim “ Ben, benim” der (asılsız dâvaya. Benliğe kalkışır? )
کاین چه غل است ای خدا بر گردنم ** ور نه غل باشد که گوید من منم
Şüphe yok ki Mûsâ’yı nurlandıran iradenle beni de karanlıklara daldırdın.2450
ز آن که موسی را منور کردهای ** مر مرا ز آن هم مکدر کردهای
Mûsâ’yı, ay yüzlü bir hale getirten dileğinle canımın aynı kara yüzlü bir hale getirdin.
ز آن که موسی را تو مه رو کردهای ** ماه جانم را سیه رو کردهای
Yıldızım aydan daha iyi, daha talihli değil ki. Tutulursa ne çarem var?
بهتر از ماهی نبود استارهام ** چون خسوف آمد چه باشد چارهام
Halk, benim nöbetimi Tanrı diye, Sultan diye tutuyor ama doğrusu ay tutulmuş, tas çalıyorlar!
نوبتم گر رب و سلطان میزنند ** مه گرفت و خلق پنگان میزنند
Onlar tas çalıp gürültü ediyorlar ama o gürültüyle ayı rüsvay etmektedirler.
میزنند آن طاس و غوغا میکنند ** ماه را ز آن زخمه رسوا میکنند
Ben ki Firavun’um, şöhretten elâman! “Enerabbüküm-ül â’lâ demem de beni rüsvay eden tas gürültüsüdür.2455
من که فرعونم ز شهرت وای من ** زخم طاس آن ربی الاعلای من
Mûsâ’da, ben de aynı kapının kuluyuz. Fakat senin ormanında senin baltan işliyor; dalları senin baltan kesmektedir;
خواجهتاشانیم اما تیشهات ** میشکافد شاخ را در بیشهات