Avamdan olan birisinin ölüm anında avamlıktan pişman olması gibi o bedevî de söylediğine pişman oldu.
مرد ز آن گفتن پشیمان شد چنان ** کز عوانی ساعت مردن عوان
“Canımın canına nasıl oldu da düşman kesildim; canımın başına nasıl oldu da tekmeler savurdum?” dedi.
گفت خصم جان جان چون آمدم ** بر سر جان من لگدها چون زدم
Aklımız baştan ayağı fark etmesin diye kaza geldi mi, gözümüzü örtüyor.2440
چون قضا آید فرو پوشد بصر ** تا نداند عقل ما پا را ز سر
Kaza geçince, insan kendisini yemeğe başlar. Perdesi yırtılan, sırrı meydana çıkan, yakasını yırtar.
چون قضا بگذشت خود را میخورد ** پرده بدریده گریبان میدرد
Bedevî dedi ki: “Ey kadın, pişman oluyorum. Kâfir olmuşsam bile müslüman olmaktayım.
مرد گفت ای زن پشیمان میشوم ** گر بدم کافر مسلمان میشوم
Sana karşı suçluyum bana acı; beni kökümden, dibimden kâmilen söküp atma!”
من گنهکارم توام رحمی بکن ** بر مکن یک بارگیم از بیخ و بن
İhtiyar kâfir, pişman olursa özür getirmeye başlar ve müslüman olur.
کافر پیر ار پشیمان میشود ** چون که عذر آرد مسلمان میشود
Tanrı tapusu, rahmet ve keremlerle dopdoludur. Varlık da ona âşık yokluk da.2445
حضرت پر رحمت است و پر کرم ** عاشق او هم وجود و هم عدم
Küfür de o ululuk sahibi Tanrı’ya âşıktır, iman da; bakır da o kimyanın kuludur, gümüş de!
کفر و ایمان عاشق آن کبریا ** مس و نقره بندهی آن کیمیا
Zehirle panzehir, zulmetle nur nasıl Tanrı dileğine müsahharsa Mûsâ ve Firavun da Tanrı dileğine müsahhardır. Firavun’un, şerefine halel gelmemesi için Tanrı’ya yalnızca münacatı
در بیان آن که موسی و فرعون هر دو مسخر مشیتاند چنان که زهر و پادزهر و ظلمات و نور و مناجات کردن فرعون به خلوت تا ناموس نشکند
Mûsâ’nın da mâna cihetinden bir yolu vardır, Firavun’un da. Fakat, zâhiren Mûsâ yolludur, Firavun yolsuz.
موسی و فرعون معنی را رهی ** ظاهر آن ره دارد و این بیرهی
Mûsâ , gündüzün Tanrı huzurunda ağlayıp inledi; Firavunda gece yarısı ağladı,
روز موسی پیش حق نالان شده ** نیم شب فرعون گریان آمده
Dedi ki; “Ey Tanrı, boynundaki bu demir zincir nedir? Boynumda demir zincir olmasa kim “ Ben, benim” der (asılsız dâvaya. Benliğe kalkışır? )
کاین چه غل است ای خدا بر گردنم ** ور نه غل باشد که گوید من منم
Şüphe yok ki Mûsâ’yı nurlandıran iradenle beni de karanlıklara daldırdın.2450
ز آن که موسی را منور کردهای ** مر مرا ز آن هم مکدر کردهای
Mûsâ’yı, ay yüzlü bir hale getirten dileğinle canımın aynı kara yüzlü bir hale getirdin.
ز آن که موسی را تو مه رو کردهای ** ماه جانم را سیه رو کردهای
Yıldızım aydan daha iyi, daha talihli değil ki. Tutulursa ne çarem var?
بهتر از ماهی نبود استارهام ** چون خسوف آمد چه باشد چارهام
Halk, benim nöbetimi Tanrı diye, Sultan diye tutuyor ama doğrusu ay tutulmuş, tas çalıyorlar!
نوبتم گر رب و سلطان میزنند ** مه گرفت و خلق پنگان میزنند
Onlar tas çalıp gürültü ediyorlar ama o gürültüyle ayı rüsvay etmektedirler.
میزنند آن طاس و غوغا میکنند ** ماه را ز آن زخمه رسوا میکنند
Ben ki Firavun’um, şöhretten elâman! “Enerabbüküm-ül â’lâ demem de beni rüsvay eden tas gürültüsüdür.2455
من که فرعونم ز شهرت وای من ** زخم طاس آن ربی الاعلای من
Mûsâ’da, ben de aynı kapının kuluyuz. Fakat senin ormanında senin baltan işliyor; dalları senin baltan kesmektedir;
خواجهتاشانیم اما تیشهات ** میشکافد شاخ را در بیشهات
Bir dalı yetiştiriyor, öbürünü kesip atıyor.
باز شاخی را موصل میکند ** شاخ دیگر را معطل میکند
Baltaya karşı dalın eli var mı? Ne gezer! Hiç dal baltanın elinden kurtulabilir mi?
شاخ را بر تیشه دستی هست نی ** هیچ شاخ از دست تیشه جست نی
Balta senindir, o kudret hakkı için kereminden bu eğrilikleri doğrult!”
حق آن قدرت که آن تیشه تراست ** از کرم کن این کژیها را تو راست
Firavun yine kendi kendine “Ne şaşılacak şey! Ben bütün gece “Ey Rabbimiz” diye yalvarmıyor muyum?2460
باز با خود گفته فرعون ای عجب ** من نه در یا ربناام جمله شب
Yalnızken mütevazi bir hale geliyor, düzeliyorum. Neden Mûsâ’ya karşı öyle oluyorum?
در نهان خاکی و موزون میشوم ** چون به موسی میرسم چون میشوم
Kalp altının rengi halis altından on derece daha parlak olsa ataşe karşı nasıl yüzü kara bir hale gelir!
رنگ زر قلب دهتو میشود ** پیش آتش چون سیه رو میشود