English    Türkçe    فارسی   

1
2474-2498

  • Yahut ne savaş ne hikmet...Hayretten ibarettir. Bu, viraneliktir, içinde define aramak gerek.
  • Sen define sandığın şey yüzünden, o vehminden defineyi kaybediyorsun. 2475
  • Sen vehmi de, tedbirleri, düşünceleri de mamure bil, mamur yerlerde define olmaz.
  • Mamur yerlerde varlık, didişmek olur. Yok olan, varlıklardan utanır, arlanır.
  • Varlık, yokluktan feryad etmemiştir. Yokluk, o varlığı, kendisinden uzaklaştırmış, gidermiştir.
  • “Ben yokluktan kaçıyorum” deme. Hakikatte o, senden yirmi kere daha fazla kaçmakta!
  • Görünüşte seni kendisine çağırmaktadır ama içinden seni reddetme sopasıyla sürmektedir. 2480
  • Bu işler, kovalayanı yanıltmak için ata çakılan ters nallardır; ey sâf kişi! Firavun’un, Mûsâ'dan nefretini, sen Mûsâ'dan bil.
  • ” Hasiret dünya vel âhire “ hükmünce şakilerin, iki cihanda da mahrumiyetlerinin sebebi
  • Tabiata inananlar; gök bir yumurtadır, yer de onun sarısı diye itikat etmişlerdir.
  • Birisi, “Bu yeryüzü, yeri kaplayan göğün ortasında nasıl duruyor?
  • Havaya asılmış bir kandil gibi ne aşağıya gitmekte, ne yukarı çıkmakta” dedi.
  • O hakîm, “Altı cihetten de göğün çekmesi yüzünden hava ortasında kalır. 2485
  • Mıknatıstan bir yuvarlak olsa ortasına konan demir, ortada kalır” diye cevap verdi.
  • Öteki hakîm de “Sâf gök, kara toprağı kendisine çekmez.
  • Onu altı taraftan da iter. Ondan dolayı da yeryüzü, kuvvetli yeller ortasında muallâkta kalmıştır” dedi.
  • Kemâl ehlinin gönülleri de firavunların canlarını böyle defeder de, onlar dalâletde kalırlar.
  • Onları bu cihan da defeder, o cihan da. O yolsuzlar da bu yüzden o cihandan da mahrum kalırlar, bu cihanda da. 2490
  • Ululuk sahibi Tanrının kullarından, velîlerden baş çeker, uzaklaşırsan bil ki onlar senden hoşlanmıyorlar, onlar seni istemiyorlar.
  • Onların kehlibarları vardır, meydana çıkarırlarsa senin saman çöpü gibi olan varlığını deliye döndürür, kendilerine çekerler.
  • Kehlibarlarını saklarlarsa derhal seni azgınlığa teslim ederler.
  • Hayvanlık mertebesi nasıl insanlığa esir ve mağlûpsa.
  • İnsan mertebesinin de Tanrı velîlerinin elinde hayvan gibi mağlûp olduğunu anla ey yoksul! 2495
  • Ahmed, irşadederken halka “Kullarım” dedi. Tanrı bütün âlemi “ Kul yâ ibâdî” diye çağır” buyurdu.
  • Senin aklın deveciye benzer, sen de devesin, Akıl, seni, ister istemez hükmünce çekip durmaktadır.
  • Velîler, akılların aklıdır. Akıllar da ta en sonuncusuna kadar develere benzer.