English    Türkçe    فارسی   

1
2518-2542

  • Temiz ruha zarar vermenin imkânı yoktur. Tanrı’nın nuru, kâfirlere mağlup olmaz.
  • Can, toprağa mensup cisme, kötü kişiler, incitsinler de Tanrı imtihanını görsünler diye ulaştı, bu yüzden cisimle bağdaştı, birleşti.
  • Canı inciten kişinin, bu incitmenin Tanrı’yı incitme olduğundan haberi yoktur. Bilmiyor ki bu küpün suyu ırmak suyu ile birleşmiştir. 2520
  • Tanrı bütün âleme penah olsun diye bir cisme alâka bağlamıştır.
  • Tanrı velisinin cisim devesine kul ol ki Salih Peygamberle kapı yoldaşı olasın.
  • Salih peygamber, “ Madem ki haset ettiniz, bu işi yaptınız… üç gün sonra Tanrı’dan azap erişecek.
  • Ondan üç gün sonra da can alıcı Tanrı’dan başka bir âfet gelecek ki onun üç alâmeti vardır:
  • Hepinizin yüzünüzün rengi değişir. Birbirinize bakınca yüzlerinizi türlü türlü renklerde görürsünüz. 2525
  • İlk günlerde yüzleriniz safran gibi sararır; ikinci günü erguvan gibi kızarır.
  • Üçüncü günü yüzleriniz tamamı ile kararır, ondan sonra da Tanrı’nın kahrı gelir, çatar.
  • Eğer bu tehdide benden delil isterseniz devenin yavrusunu daha doğru kovalayın!
  • Eğer tutabilirseniz derdinize çare bulunur. Tutamazsanız ümit kuşu uzaktan kaçtı, gitti!” dedi.
  • Kimse yavruya erişmedi; dağlar arasına dalıp kayboldu. 2530
  • Salih dedi ki: “Gördünüz mü Tanrı’nın bu kazası nasıl geldi? Artık ümidin boynunu vurdu.”
  • Devenin yavrusu nedir? Salih? Peygamberin gönlü. Onun hatırını ele alın, onun isteğini yerine getirin.
  • Onun gönlünü alırsanız azaptan kurtuldunuz; yoksa, pişman olduğunuzun, ümitsizliğe düştüğünüzün günüdür.
  • Salih’ten bu bulanık vâdi duydukları gibi azaba göz dikip beklemeye başladılar.
  • Birinci gün yüzlerinin sarardığını gördüler.Ümitsizlikle soğuk soğuk ah etmeye başladılar. 2535
  • İkinci günü hepsinin yüzü kızardı. Artık ümit ve tövbe nöbeti kayboldu.
  • Üçüncü gün hepsinin yüzü kapkara kesildi. Salih Peygamberin hükmü: cenksiz, cidalsiz doğru çıktı.
  • Hepsi de ümitsiz bir hale gelince kuşlar gibi ayaklarını altlarına alıp iki dizlerinin üstlerine çöktüler.
  • Cibril-i Emin, bu diz çökmeyi Peygambere “Câsimîn” âyetini getirerek Kur’an’da anlattı.
  • Sana diz çökmeyi öğrettikleri ve seni bu çeşit diz çökmeden korkuttukları vakit, yani belâ gelmeden diz çök! 2540
  • Salih’in kavmi, Tanrı kahrının zahmını beklediler: o kahır ve azap da gelip o şehri yok etti.
  • Salih, halvetten çıkıp şehre doğru gitti; gördü ki şehir duman ve ateş içinde.