English    Türkçe    فارسی   

1
2579-2603

  • Bunun aksine savaş dalgaları kopar, sevgileri altüst eder.
  • Sevgi, acıları tatlıya çeker, tatlılaştırır. Çünkü sevgilerin aslı, doğru yola götürmedir. 2580
  • Kahır ise, tatlıyı acılığa çekmektedir. Acı, tatlı ile bir arada bulunur, bağdaşır mı?
  • Acı tatlı; bu gözle görünmez. Basiret ehli, onları, akıbet penceresinden görmeyi bilir.
  • Akıbeti gören göz, doğruyu görebilir. Âhiri gören göz ise gururdan, körlükten ibarettir.
  • Nice tatlılar vardır ki şeker gibidir, fakat o şeker içinde zehir gizlidir.
  • Aklı en üstün, anlayışı en keskin olan, kokudan anlar. Öbürüyse ancak dudağına, dişine değince fark eder. 2585
  • Şeytan “Yiyin” diye bağırır ama o adamın dudağı zehri, boğazına varmadan reddeder.
  • Başka biri boğazına varınca anlar, bir başkası yer, bedenini berbat edince anlar.
  • Zehir; diğer birisinde abdest bozarken yanış yapar; zaman zaman ciğerini delen bir acı peyda eder.
  • Bir başkasında zehrin eseri; günler, aylar geçtikten sonra görünür. Diğer birisinde ise ölümden ve Sûr üfürüldükten sonra meydana çıkar.
  • Eğer o kişiye mezarda mühlet verirlerse mutlaka mahşer günü azap ederler. 2590
  • Her otun, her şekerin zamanede bir oluş müddeti vardır.
  • Lâlin, güneşin tesiriyle renk, parlaklık ve letafet elde etmesi için yılların geçmesi gerektir.
  • Alelâde otlar, iki ay içinde yetişir. Fakat kırmızı gül, ancak bir yılda yetişir gül verir.
  • Yüce ve Ulu Tanrı, bunun için eceli, yani her şeyin müddetini En’am sûresinde anlatmıştır.
  • Bunu duydun ya; her kılın kulak kesilsin... Bu duyduğun âbıhayattır, afiyet olsun! 2595
  • Bu söze söz deme, âbıhayat de. Bu sözü, eski harfler teninde yepyeni bir ruh olarak gör.
  • Arkadaş; başka bir nükte daha duy. Bu nükte can gibi hem apaçık, meydandadır, hem gayet ince ve gizli.
  • Bir yer olur ki bu yılan zehri, Tanrı’nın tasarruflarıyla gayet tatlı ve lezzetli bir hale gelir.
  • Bir yerde zehirdir, bir yerde ilâç... Bir yerde küfürdü, bir yerde tam lâyık ve yerinde.
  • Orada cana zarar verir ama burada derman kesilir. 2600
  • Su, koruk içinde ekşidir; fakat üzüme gelince tatlılaşır, güzelleşir.
  • Sonra küpün içine girince acır, haram olur...Sirke olunca ne güzel katıktır!
  • Müridin, küstahlık ederek kâmil vlî ne yaparsa yapması lâyık değildir. Çünkü helva, hekime ziyan vermez ama hastaya ziyan verir. Soğuk ve kar, olmuş üzüme dokunmaz, fakat koruğa dokunur. Çünkü koruk, daha kemâle gelmemiştir; yoldadır; “ Liyağfire lekellâhu mâ tekaddeme min zenbike ve ma teahhar “ haline gelmemiştir
  • Velî, zehir yese bal olur, fakat talip yese aklı kararır zarara uğrar.