English    Türkçe    فارسی   

1
2624-2648

  • Eğer yalnız mânaya ait anlatış kifayet etseydi âlem halkı, tamamı ile işten güçten kalır, âlemin nizamı bozulur giderdi.
  • Sevgi, düşünce ve mânadan ibaret olsaydı senin oruç ve namazının zâhiri suretleri de kalmaz, yok olurdu. 2625
  • Dostların birbirine armağan sunmaları, dostluğa nazaran ancak görünüşe ait şeylerdir.
  • Fakat bu suretle o armağanlar, gönüllerde gizli bulunan sevgilere şahadet eder.
  • Çünkü, ey ulu kişi, zâhiri iyilikler gizli sevgilere şahittir.
  • Şahidin de bazen doğrucu, bazen yalancı olur. Sarhoş, bazen şaraptan olur, bazen de ayrandan!
  • Ayran içen de kendisini sarhoş gösterebilir. Gürültü eder, sarhoş görünür. 2630
  • O murai de, kendisini muhabbet sarhoşu sansınlar diye oruçlu görünür, namaz kılar.
  • Surete ait işlerden meydana gelen şey bambaşkadır. Fakat gönülde gizli olan şeye alâmettir.
  • Ya Rabbi, duamızı kabul et, bize bu temyizi ver de o eğri, yalancı alâmeti,doğrusundan ayırt edelim.
  • Hiç, bu temyize nasıl malik olur? Tanrı nuru ile bakar, görürse o zaman bu temyizi elde eder.
  • Eser olmasa bile sebep onu meydana çıkarır. Akrabalık gibi...Akrabalık sevgiyi bildirir. 2635
  • Fakat imam ve muktedası Tanrı nuru olan kişi, ne eserlere kul olur ne sebeplere.
  • Sevgi gönülde şûlelendikçe büyür, nihayet sevgi sahibi, eserden kurtulur.
  • Sevgisini bildirmeye ihtiyacı yoktur. Çünkü sevgi nurunu bütün kâinata yaymıştır.
  • Bu sözün tamamlanması için hayli tafsilât var ama sen ara.
  • Gerçi mâna, bu suretten zâhir olmaktadır ama bir cihetten mânaya yakındır, bir bakımdan mânaya uzak! 2640
  • Delâlet hususunda mâna ile suret, su ile ağaç gibidir. Mahiyetlerine bakarsan birbirlerinden tamamı ile uzaktırlar.
  • Sen mahiyetleri de bırak, hasasları da. O iki rızık arayan karıkocanın ahvalini anlat.
  • O Arabın, karısının dileğine uyması ve “ Bu inkıyatta bir hilem var, ne de imtihan yoluyla yapıyorum “ diye yemin etmesi
  • Arap dedi ki: “Ayrılıktan vazgeçtim. Hüküm senin… Kılıcı kından çek, emret.
  • Ne dersen ben sana tâbiim; emrin, ister iyi olsun, ister kötü... ona bakmam.
  • Senin uğruna feda olayım; çünkü seni seviyorum. Sevgi; insanı kör eder, sağır yapar.” 2645
  • Kadın “Sahiden beni seviyor musun, yoksa hile ile sırrımı öğrenmek mi istiyorsun?” dedi.
  • Erkek dedi ki: “Gizli sırları bilen ve Âdem Safi’yi yaratan Tanrı hakkı için (Seni seviyorum).
  • Tanrı, Âdem’e üç arşın bir boy verdiği halde ruhlarda, levhlerde ne varsa hepsini gösterdi.