Sen söyleyesin; ben darılmayayım, gazaplanmayayım. Bu suretle de benim hilmimi inkâr eden ağız açamasın.
تا بگویی و نگیرم بر تو من ** منکر حلمم نیارد دم زدن
Her nefeste bizim hilmimizden yüzlerce baba yüzlerce ana doğar, yokluğa dalıp mahvolur.2675
صد پدر صد مادر اندر حلم ما ** هر نفس زاید در افتد در فنا
O babaların, o anaların hilmi, şefkati, bizim hilim ve şefkat denizimizin köpüğüdür. Köpük gider gelir ama deniz bâkidir dedi.”
حلم ایشان کف بحر حلم ماست ** کف رود آید ولی دریا به جاست
Hayır, ne dedim? O inciye karşı bu sedef, köpük değil, köpüğünün köpüğüdür.
خود چه گویم پیش آن در این صدف ** نیست الا کف کف کف کف
İşte o köpük hakkı için, o sâf deniz hakkı için bu söz bir sınama, bir lâf değil.
حق آن کف حق آن دریای صاف ** که امتحانی نیست این گفت و نه لاف
Sevgiden, vefadan, boyun büküp teslim olmadan ileri gelmiştir. Huzuruna varacağım Tanrı hakkı için.
از سر مهر و صفاء است و خضوع ** حق آن کس که بدو دارم رجوع
Bu hevesim, sence sınamadan ibaretse bu sınamamı sına.2680
گر به پیشت امتحان است این هوس ** امتحان را امتحان کن یک نفس
Sırrını saklama ki sırrım meydana çıksın. Elimden geleni; gücümün yettiğini buyur!
سر مپوشان تا پدید آید سرم ** امر کن تو هر چه بر وی قادرم
Gönlündekini benden gizleme de benim gönlümdeki de ortaya çıksın bu suretle ne yapabileceksem kabul edeyim.
دل مپوشان تا پدید آید دلم ** تا قبول آرم هر آن چه قابلم
Fakat nasıl edeyim; elimde ne çare var? Bir bak hele, canım ne işe yarar ki?
چون کنم در دست من چه چاره است ** در نگر تا جان من چه کاره است
Kadının kocasına rızık isteme yolunu göstermesi, onun da kabul etmesi
تعیین کردن زن طریق طلب روزی کدخدای خود را و قبول کردن او
Kadın dedi ki:”Bir güneş doğmuş, bütün cihan ondan aydınlanmıştır.
گفت زن یک آفتابی تافته ست ** عالمی زو روشنایی یافته ست
O Tanrı vekili, Tanrı halifesidir. Bağdat şehri, onun yüzünden bahar gibidir.2685
نایب رحمان خلیفهی کردگار ** شهر بغداد است از وی چون بهار
O padişaha ulaşabilirsen padişah olursun. Ne vakte kadar ikbal sahibi olmayanların yanına gidip duracaksın?
گر بپیوندی بدان شه شه شوی ** سوی هر ادبار تا کی میروی
İkbal sahiplerinin dostluğu kimya gibidir. Onların nazarına benzer kimya nerede?
همنشینی مقبلان چون کیمیاست ** چون نظرشان کیمیایی خود کجاست
Ahmed’in gözü Ebubekir’e değince o bir tasdik yüzünden Sıddıyk olmuştur.”
چشم احمد بر ابو بکری زده ** او ز یک تصدیق صدیق آمده
Kocası, “Ben padişah huzuruna nasıl kabul olunurum; bir bahanesiz onun yanına nasıl giderim?
گفت من شه را پذیرا چون شوم ** بیبهانه سوی او من چون روم
Buna bir münasebet, bir vesile gerek. Hiçbir sanat aletsiz meydana gelir mi?2690
نسبتی باید مرا یا حیلتی ** هیچ پیشه راست شد بیآلتی
Mecnun gibi ki, birisinden Leylâ’nın bir parça hastalandığını duydu.
همچو آن مجنون که بشنید از یکی ** که مرض آمد به لیلی اندکی
Eyvah, dedi; bahanesiz nasıl gideyim? Gitmezsem, hatırını sormazsam ne hale gelirim?
گفت آوه بیبهانه چون روم ** ور بمانم از عیادت چون شوم
Keşke hazık bir hekîm olaydım...O vakit Leylâ’ya koşa, koşa giderdim.
لیتنی کنت طبیبا حاذقا ** کنت أمشی نحو لیلی سابقا
Tanrı, bize “Ya Muhammed, gelin de” buyurdu da bu davet, utanmamızın giderilmesine sebep oldu.
قل تعالوا گفت حق ما را بدان ** تا بود شرم اشکنی ما را نشان
Gece kuşlarının gözleri ve kabiliyetleri olsaydı gündüzün uçup gezerler, dönüp dolaşırlardı” dedi.2695
شب پران را گر نظر و آلت بدی ** روزشان جولان و خوش حالت بدی
Kadın cevap verdi: “Kerem sahibi padişah meydana girer, kendisini gösterirse aletsizlik, aletin ta kendisi, vesileden mahrum oluş, vesilenin aynı oldu.
گفت چون شاه کرم میدان رود ** عین هر بیآلتی آلت شود
Çünkü alet, vesile… dâvaya düşmektir, varlık alâmetidir. Asıl hüner aletsizliktedir, alçalmadadır."
ز آن که آلت دعوی است و هستی است ** کار در بیآلتی و پستی است
Arap “Aletsiz nasıl alışveriş edeyim de aletsizliği elde edeyim?
گفت کی بیآلتی سودا کنم ** تا نه من بیآلتی پیدا کنم