English    Türkçe    فارسی   

1
2717-2741

  • Şehrin ortasından gemilerle, balık ağlarıyla dolu, deniz gibi akıp gitmekte.
  • Padişahın huzuruna var da şevketi, azameti gör; altından nehirler akan bahçeler diye övülen yerlere bak!
  • O saffet denizine nispetle bizim, anlayışlarımız bir katradan ibarettir.
  • Arabın su testisini keçeye sarıp dikmesi ve ağzını kapatması
  • Arap, evet, dedi. Testinin ağzını kapa, hakikaten armağan, bize faydalı. 2720
  • Keçeye sar, sarmala. Padişah, orucunu armağanla açsın.
  • Çünkü dünyada bunun gibi su yoktur. Bu halis şarap, zevk ve sefa kaynağı!
  • Çünkü onlar acı tuzlu suları içmekten daima hastadırlar, yarı kör olmuşlardır.
  • Durağı, yatağı acı subaşı olan kuş; sâf berrak suyu ne bilsin?
  • Yurdun acı su kaynağı; Şatt’ı, Ceyhun’u nereden bileceksin? 2725
  • Ey şu fâni konaktan kurtulmayan! Sen yokluğu, sarhoşluğu ve neşeyi ne bilirsin ki!
  • Bilsen bile babandan, atandan nakil ve rivayet yoluyla bilirsin. Senin yanında bu adlar ebced gibidir.
  • Ebced, hevvez. Bunlar, bütün çocuklara apaçık ve meydandadır, fakat mânası yok.
  • Hulâsa, Arap testiyi alıp yola düştü. Gece, gündüz onu taşımaktaydı.
  • Testiye bir ziyan gelecek diye korkusundan titreyerek çölden ta... şehre kadar götürdü. 2730
  • Kadın da evde seccadesini yaymış, namaz kılıp dua etmekte;
  • “Suyumuzu, bayağı kişilerden koru...Ya Rabbi, bu inciyi o denize ulaştır.
  • Her ne kadar kocam uyanıktır, hünerlidir ama incinin binlerce düşmanı olur.
  • Cevher dediğin de nedir ki... Bu su Kevser suyudur. İncinin aslı, bunun bir katrasıdır” diyordu.
  • Kadının ağlayıp yalvarması; erkeğin derdi ve ağır yükü bereketiyle, 2735
  • Arap, testiyi hırsızlara kaptırmadan, taşla kırdırmadan durup dinlenmeksizin ta Hilâfet Şehrine kadar götürdü.
  • Orada bir tapu gördü ki nimetlerle dolu. Haceti olanlar oraya tuzaklarını yaymışlar?
  • Zaman, zaman her tarafta bir haceti olan o tapudan ihsana nail olmuş, hil’atler elde etmiş.
  • O kapı; kâfire, Müslüman’a, güzele, çirkine güneş gibi… Hattâ cennet gibi.
  • Bir bölük halk gördü, huzurda bezenmiş duruyor. Bir bölük halk gördü ayakta, hizmet bekliyor. 2740
  • Süleyman’dan karıncaya kadar herkes, neşe içinde... Hepsi Sûr üfürülmüş te dirilmiş canlar gibi.