İkisi de bir oyun başındaysa da birbirlerine nispetle aralarında ne kadar fark var; biri Merv’li öbürü Rey’li!
گر چه هر دو بر سر یک بازیاند ** هر دو با هم مروزی و رازیاند
Her biri, kendi makamına gider, her biri kendi adına uygun olarak yürür.
هر یکی سوی مقام خود رود ** هر یکی بر وفق نام خود رود
Onu mümin diye çağırırlar, ruhu hoşlanır. Münafık derlerse sertleşir, ateş kesilir.290
مومنش خوانند جانش خوش شود ** ور منافق تیز و پر آتش شود
Onun adı, zatı yüzünden sevgilidir. Bunun adının sevilmemesi, afetleri yüzünden, nifakla sıfatlanmış olan zatından dolayıdır.
نام او محبوب از ذات وی است ** نام این مبغوض از آفات وی است
Mim, vav, mim ve nun harflerinde bir yücelik yoktur. Mümin sözü ancak tarif içindir.
میم و واو و میم و نون تشریف نیست ** لفظ مومن جز پی تعریف نیست
Ona münafık dersen... o aşağılık ad, içini akrep gibi dağlar.
گر منافق خوانیاش این نام دون ** همچو کژدم میخلد در اندرون
Bu ad, cehennemden ayrılmış ve kopmuş değilse niçin cehennem tadı var?
گرنه این نام اشتقاق دوزخ است ** پس چرا در وی مذاق دوزخ است
O kötü adın çirkinliği harften değildir. O deniz suyunun acılığı “kab” dan değildir.295
زشتی آن نام بد از حرف نیست ** تلخی آن آب بحر از ظرف نیست
Harf kaptır, ondaki mana su gibidir. Mana denizi de “Ümm-ül-Kitap” yanında bulunan, kendisinde olan zattır.
حرف ظرف آمد در او معنی چو آب ** بحر معنی عنده أم الکتاب
Dünyada acı ve tatlı deniz var. Aralarında bir perde var ki birbirine taşmaz karışmazlar.
بحر تلخ و بحر شیرین در جهان ** در میانشان برزخ لا یبغیان
Fakat şu var ki bu iki denizin her ikisi de bir asıldan akar. Bu ikisinden de geç, tâ onun aslına kadar yürü!
وانگه این هر دو ز یک اصلی روان ** بر گذر زین هر دو رو تا اصل آن
Kalp altınla halis altın ayarda belli olur. Kalpla halisi, mehenge vurmadıkça tahminî olarak bilemezsin.
زر قلب و زر نیکو در عیار ** بیمحک هرگز ندانی ز اعتبار
Tanrı kimin ruhuna mehenk korsa ancak o kişi, yakini şüpheden ayırt edebilir.300
هر که را در جان خدا بنهد محک ** هر یقین را باز داند او ز شک
Diri bir kişinin ağzına bir sıçrayıp girse o adam, onu dışarı çıkarıp attığı zaman rahatlaşır.
در دهان زنده خاشاکی جهد ** آن گه آرامد که بیرونش نهد
Binlerce lokma arasında ağzına ufacık bir çöp girdi mi, diri kişinin hissi onu duyar, sezer.
در هزاران لقمه یک خاشاک خرد ** چون در آمد حس زنده پی ببرد
Dünya hissi, bu cihanın merdivenidir, din hisside göklerin merdiveni.
حس دنیا نردبان این جهان ** حس دینی نردبان آسمان
Bu hissin sağlığını hekimden isteyiniz, o hissin sağlığını Habib’den (Hz. Muhammed’den) .
صحت این حس بجویید از طبیب ** صحت آن حس بخواهید از حبیب
Bu hissin sağlığı, vücut sağlamlığındandır, o hissin sağlığı vücudu harap etmektedir.305
صحت این حس ز معموری تن ** صحت آن حس ز تخریب بدن
Can yolu, mutlaka cismi viran eder, onu yıktıktan sonra da yapar.
راه جان مر جسم را ویران کند ** بعد از آن ویرانی آبادان کند
Altın definesi için evi harap etmiştir; fakat o altın definesini elde ettikten sonra o evi daha mamur bir hale getirmiştir.
کرد ویران خانه بهر گنج زر ** وز همان گنجش کند معمورتر
Suyu kesmiş, suyun aktığı yolu temizlemiş, ondan sonra arka içilecek su akıtmıştır.
آب را ببرید و جو را پاک کرد ** بعد از آن در جو روان کرد آب خورد
Deriyi yarmış, termeni çıkarmış... Ondan sonra orada yepyeni bir deri bitmiştir.
پوست را بشکافت و پیکان را کشید ** پوست تازه بعد از آتش بردمید
Kaleyi yıkıp kâfirden almış, ondan sonra oraya yüzlerce burç ve hendek yapmıştır.310
قلعه ویران کرد و از کافر ستد ** بعد از آن بر ساختش صد برج و سد
Hikmetinden sual edilmeyen Tanrı’nın işini kim anlayabilir, o işin hakikatine kim erişebilir? Bu söylediğim sözler, ancak anlatmak için söylenmiş zaruri sözlerdir.
کار بیچون را که کیفیت نهد ** این که گفتم هم ضرورت میدهد
Gâh böyle gösterir, gâh bunun aksini. Din işinin künhünü anlamaya imkân yoktur. Ona ancak hayran olunur.
گه چنین بنماید و گه ضد این ** جز که حیرانی نباشد کار دین