Gaflet edip de bir an boş bıraktın mı çayırlara doğru fersahlarca yol alır.
گر یکی دم تو به غفلت واهلیش ** او رود فرسنگها سوی حشیش
Eşek yol düşmanıdır, yeşillik görünce sarhoş olur. Onun yüzünden nice ona kul olanlar telef olup gitmişlerdir.
دشمن راه است خر مست علف ** ای که بس خر بنده را کرد او تلف
Eğer yol bilmezsen eşeğin dileğine aykırı hareket et; doğru yol, o aykırı yoldur.2955
گر ندانی ره هر آن چه خر بخواست ** عکس آن کن خود بود آن راه راست
Kadınlarla meşverette bulunun, ne derlerse aksini yapın. Şüphe yok ki onlara aykırı hareket etmeyen helâk oldular.
شاوروهن پس آن گه خالفوا ** إن من لم یعصهن تالف
Heva hevesle, nefsin isteğiyle az dost ol. Çünkü seni Tanrı yolundan çıkaran, yolunu şaşırtan, heva ve hevestir.
با هوا و آرزو کم باش دوست ** چون یضلک عن سبیل الله اوست
Cihanda bu heva ve hevesi, yoldaşların gölgesini kırıp öldürdüğü gibi hiçbir şey kıramaz, yok edemez.
این هوا را نشکند اندر جهان ** هیچ چیزی همچو سایهی همرهان
Peygamber –Sallâllahu Aleyhi Vesellem – in, Ali’ye –Tanrı ondan razı olsun – “ Herkes bir çeşit ibadetle Tanrı’ya yaklaşmayı diler, sen akıllı ve Tanrı’ya ulaşmış kulla sohbet yüzünden yaklaşmaya çalış ki o kulların en ileri gideni olasın “ diye nasihat etmesi
وصیت کردن رسول صلی الله علیه و اله و سلم علی را علیه السلام که چون هر کسی به نوع طاعتی تقرب جوید به حق تو تقرب جوی به نصیحت عاقل و بندهی خاص تا از همه پیش قدم تر باشی
Peygamber, Ali’ye dedi ki: “ Ey Ali! Tanrı aslanısın, kuvvetlisin, korkmazsın, yüreklisin.
گفت پیغمبر علی را کای علی ** شیر حقی پهلوانی پر دلی
Fakat aslanlığına dayanma, güvenme. Ümit ağacının gölgesine sığın!2960
لیک بر شیری مکن هم اعتماد ** اندر آ در سایهی نخل امید
Hiç kimsenin rivayetlerle, masallarla yoldan ayıramayacağı akıllı bir kişinin gölgesine gir.
اندر آ در سایهی آن عاقلی ** کش نداند برد از ره ناقلی
Yeryüzünde onun gölgesi Kafdağı gibidir, ruhu da Simurg gibi çok yükseklerde uçmakta, yücelerde dolaşmakta.
ظل او اندر زمین چون کوه قاف ** روح او سیمرغ بس عالی طواف
Kıyamete kadar onu övsem, söylesem tükenmez. Bu övüşe bir kesim, bir son arama.
گر بگویم تا قیامت نعت او ** هیچ آن را مقطع و غایت مجو
Güneş, insan suretiyle yüzünü örtmüştür, insan suretinde gizlenmiştir; artık sen anlayıver. Doğrusunu Tanrı daha iyi bilir.
در بشر رو پوش کرده ست آفتاب ** فهم کن و الله اعلم بالصواب
Ya Ali! Sen, Tanrı yolundakini bütün ibadetler içinde Tanrıya ulaşmış kişinin gölgesine sığınmayı seç.2965
یا علی از جملهی طاعات راه ** بر گزین تو سایهی خاص اله
Herkes bir çeşit ibadete sarıldı, kendisi için bir türlü kurtulma çaresine yapıştı.
هر کسی در طاعتی بگریختند ** خویشتن را مخلصی انگیختند
Sen, akıllı bir kişinin gölgesine kaç ki gizli gizli savaşan düşmandan kurtulasın.
تو برو در سایهی عاقل گریز ** تا رهی ز آن دشمن پنهٱن ستیز
Bu, senin için bütün ibadetlerden daha iyidir. Bu suretle yolda ilerlemiş olanların hepsini geçer, hepsinden ileri olursun.
از همه طاعات اینت بهتر است ** سبق یابی بر هر آن سابق که هست
Bir Pîr ele geçirdin mi hemen teslim ol; Mûsâ gibi Hızır’ın hükmüne girip yürü.
چون گرفتت پیر هین تسلیم شو ** همچو موسی زیر حکم خضر رو
Ey münafıklık nedir, bilmeyen! Hızır’ın yaptığı işlere sabret ki Hızır” Haydi git, ayrılık geldi” demesin.2970
صبر کن بر کار خضری بینفاق ** تا نگوید خضر رو هذا فراق
Gemiyi kırarsa ses çıkarma; çocuğu öldürürse saçını başını yolma.
گر چه کشتی بشکند تو دم مزن ** گر چه طفلی را کشد تو مو مکن
Mademki Hak, onun eline “kendi elimdir” dedi; “Yedullahi fevka eydîhim” hükmünü verdi;
دست او را حق چو دست خویش خواند ** تا يد الله فوق أيدیهم براند
Şu halde Tanrı eli, onu öldürse de yine diriltir. Hattâ diriltmek nedir ki? Ona ebedî hayat verir.
دست حق میراندش زندهش کند ** زنده چه بود جان پایندهش کند
Bu yolu, nadir olarak yapayalnız aşan bile yine Pîrlerin himmetiyle aşmış, varacağı yere onların sayesinde ulaşmıştır.
هر که تنها نادرا این ره برید ** هم به عون همت پیران رسید
Pîrin eli, kısa değildir, gaiptekilere de erişir. Onun eli, Tanrı kabzasından başka bir şey değildir ki.2975
دست پیر از غایبان کوتاه نیست ** دست او جز قبضهی الله نیست
Gaipte bulunanlara böyle bir hil’ati verirlerse huzurda bulunanlar şüphesiz gaiptekilerden daha iyidir.
غایبان را چون چنین خلعت دهند ** حاضران از غایبان لا شک بهند
Gaiptekileri bile doyururlar, onlara bile ihsan ederlerse artık konuğun önüne ne nimetler koymazlar?
غایبان را چون نواله میدهند ** پیش مهمان تا چه نعمتها نهند