Ölüden daha ölü yokluk bile, onun var etme avucunda muztar kalır, (varlığa bürünür).3070
و آن عدم کز مرده مردهتر بود ** در کف ایجاد او مضطر بود
Külle yevmin hüve fi’şe’n âyetini oku da onu katiyyen işsiz, güçsüz bilme.
کل يوم هو فی شأن بخوان ** مر و را بیکار و بیفعلی مدان
En az işi bu dünyaya her gün üç bölük asker yollamasıdır.
کمترین کاریش هر روز است آن ** کاو سه لشکر را کند این سو روان
Bir bölük asker, rahimde (çocukların) yetişip yeşermesi için babaların bellerinden analara gider.
لشکری ز اصلاب سوی امهات ** بهر آن تا در رحم روید نبات
Bir bölük asker, dünyayı erkek ve kadınla doldurmak üzere rahimlerden bu yeryüzüne sefer eder.
لشکری ز ارحام سوی خاکدان ** تا ز نر و ماده پر گردد جهان
Bir bölüğü de herkesin yaptığı işin karşılığını görmesi için yeryüzünden ecel tarafına yürür.3075
لشکری از خاک ز آن سوی اجل ** تا ببیند هر کسی حسن عمل
Bu sözün sonu yoktur. Kendine gel de iki temiz dostun hikâyesine dön!
این سخن پایان ندارد هین بتاز ** سوی آن دو یار پاک پاک باز
”Benim” diyen kişinin pişman olarak suçuna karşılık tövbe ve istiğfar için bir yıl riyazat çekmesi ve o tövbekârın, tekrar dönüp o eve gelince ev sahibinin “Kim o” demesine “Sensin” diye cevap vermesi
صفت توحید
Sevgilisi “Ey tamamı ile ben olan, içeri gir. Yeşillikteki gül ve diken gibi aykırı değilsin.
گفت یارش کاندر آ ای جمله من ** نی مخالف چون گل و خار چمن
İplik bir oldu, artık ey yanlışlık, ortadan kalk! Kâf ve Nûn harflerini iki görürsen de hakikatte birdir” dedi.
رشته یکتا شد غلط کم شد کنون ** گر دو تا بینی حروف کاف و نون
Yokluğu, büyük ve müşkül işleri cezbetmek için Kâf ve Nûn çekicidir.
کاف و نون همچون کمند آمد جذوب ** تا کشاند مر عدم را در خطوب
İş yapma hususunda bir olmakla beraber halat, surette iki kattır.3080
پس دو تا باید کمند اندر صور ** گر چه یکتا باشد آن دو در اثر
İster iki ayak olsun, ister dört... Yol yürür. Makasa benzer, iki ağızlı olduğu halde birden keser.
گر دو پا گر چار پا ره را برد ** همچو مقراض دو تا یکتا برد
Bez yıkayan iki arkadaşa bak. Görünüşte o, buna aykırı iş görmekte.
آن دو همبازان گازر را ببین ** هست در ظاهر خلافی ز آن و ز این
Birisi bezi suya sokar, öbür arkadaşı kurutur.
آن یکی کرباس را در آب زد ** و آن دگر همباز خشکش میکند
Sonra yine öteki ıslatır. Sanki birbirlerine aykırı iş görürler.
باز او آن خشک را تر میکند ** گوییا ز استیزه ضد بر میتند
Fakat, ey genç! Görünüşte birbirlerinin zıddına iş görür gibi olan bu iki arkadaşın gönülleri de birdir, yaptıkları iş de.3085
لیک این دو ضد استیزه نما ** یکدل و یک کار باشد در رضا
Her Peygamberin, her velînin bir mesleği vardır. Fakat değil mi ki hepsi halkı Hak’ka ulaştırıyor, birdir.
هر نبی و هر ولی را مسلکی است ** لیک تا حق میبرد جمله یکی است
Dinleyenler, onların sözlerinden uykuya daldılar mı... Değirmenin taşlarını su götürdü demektir.
چون که جمع مستمع را خواب برد ** سنگهای آسیا را آب برد
Bu suyun akışı, değirmen için değildir, değirmene sizin için gitmektedir.
رفتن این آب فوق آسیاست ** رفتنش در آسیا بهر شماست
Fakat değirmene ihtiyacınız kalmadığı için değirmenci, suyu yatağına koyuverdi, asıl dereye akıttı.
چون شما را حاجت طاحون نماند ** آب را در جوی اصلی باز راند
Söz söyleme kudreti, öğretmek için ağza gelir; yoksa o sözün ayrı bir mecrası vardır.3090
ناطقه سوی دهان تعلیم راست ** ور نه خود آن نطق را جویی جداست
Sessizce, akışı tekerrür etmeksizin, bir akan cüz’ü bir daha akmaksızın ta... altında nehirler akan gül bahçelerine kadar akıp gider.
میرود بیبانگ و بیتکرارها ** تحتها الأنهار تا گلزارها
Tanrı, harfsiz söz beliren o makamı, canımıza sen göster.
ای خدا جان را تو بنما آن مقام ** کاندر او بیحرف میروید کلام
Ki pâk can, başını ayak yapıp yokluğun o uzak ve geniş sahasına koşsun.
تا که سازد جان پاک از سر قدم ** سوی عرصهی دور پهنای عدم
Yokluk âlemi, pek geniş ve hudutsuz bir âlemdir. Bu hayal ve varlık, o âlemden yüzlerce gıda alır, o âlemden belirir, beslenir.
عرصهای بس با گشاد و با فضا ** وین خیال و هست یابد زو نوا