English    Türkçe    فارسی   

1
3211-3235

  • Çünkü yakinen zıt, zıddı gösterir. Ondan dolayı bal, sirke ile görünür, (sirkengebin olur)
  • Kim, kendi noksanını görüp anlarsa yedeğinde dokuz at olduğu halde tekemmül yolunda koşar.
  • Kendisini kâmil sanan, ululuk sahibi Tanrı’nın yolunda uçamaz.
  • Ey mağrur ve sapık! Canında kendini kâmil sanmaktan daha beter bir illet olamaz.
  • Senden bu kendini beğenme defoluncaya kadar gönlünden de çok kan akar, gözünden de! 3215
  • İblis’in illeti “Ben, Âdem’den hayırlıyım” demesiydi. Bu hastalık, her mahlûkta vardır.
  • Bu hastalığa müptelâ olan, kendisini hor görse bile sen onu, altında pislik olan sâf su bil!
  • İmtihan kasdıyla onu bir karıştırsan hemen su bulanır, pislik rengini alır.
  • Ey yiğit! Irmak sana sâf ve berrak görünüyor ama senin ırmağının dibinde de pislik var.
  • Yol bilen anlayışlı pîr, Nefs-i küll bağlarına ark kazıcıdır. 3220
  • Irmak, kendisini nereden temizleyecek? İnsanın bilgisi, Tanrı bilgisiyle fayda verir.
  • Kılıç sapını kesebilir mi? Yürü, bu yarayı bir cerraha göster.
  • Kimse, yarasının kötülüğünü görmesin diye her yaranın üstüne sinek üşer.
  • O sinekler; senin düşüncelerin, mallarındır; yaran da ahvalindeki zulmet!
  • Eğer o yaraya pîr merhem korsa o zaman derdin iyileşir, feryat ve figanın kesilir. 3225
  • Yara sahibi, merhem konunca sıhhat buldum sanır. Halbuki hakikatte oraya merhemin ışığı vurmuştur.
  • Kendine gel, ey sırtı yaralı, merhemden baş çekme; iyileşince de kendi kendime iyileştim deme, sıhhati merhemden bil!
  • Vahiy kâtibine vahyin ışığı urunca âyeti Peygamber Aleyhisselâm’dan önce okuması ve “Bana da vahiy geliyor” diyerek dininden dönmesi
  • Osman’dan önce bir kâtip vardı. Vahyi yazmağa gayret ederdi.
  • Peygamber, kendisine vahyedilen âyetleri söyledi mi o, hemen kâğıda yazardı.
  • Vahyin ışığı, kâtibe vurunca, gönlüne bazı hikmetler doğardı. 3230
  • Peygamber de onun içine doğanları aynen söylerdi. O herzevekil, bu kadarcık bir şeyden azdı. Yoldan çıkıp.
  • ”Tanrıdan nur alan Peygamber, ne söylüyorsa o söylediği şey, benim gönlümde, o hakikat benim de gönlüme doğmakta” dedi.
  • Düşüncesinin ışığı, Peygambere vurdu, kâtibin canına Tanrı’nın kahrı gelip çattı.
  • Hem kâtiplikten çıktı, hem dinden. Kinlenip Mustafa’ya ve dine düşman oldu.
  • Mustafa “ Ey inatçı kâfir! Nur, sendense niçin şimdi kapkara kesildin? 3235