- Vücuda der ki: “Ey süprüntülük! Sen kim oluyorsun ki? Bir iki gün benim ışığımla yaşadın:
- گویدش ای مزبله تو کیستی ** یک دو روز از پرتو من زیستی
- Nazın işven dünyaya sığmıyor? Hele dur, bekle; ben senden çıkayım da gör.
- غنج و نازت مینگنجد در جهان ** باش تا که من شوم از تو جهان
- Seni o ziyadesiyle sevenler, mezara tıkarlar; karıncalara, yılanlara gıda ederler. 3270
- گرمدارانت ترا گوری کنند ** طعمهی موران و مارانت کنند
- Çok defalar senin önünde ölüme razı olan yok mu? İşte o, senin pis kokundan burnunu tıkar!”
- بینی از گند تو گیرد آن کسی ** کاو به پیش تو همیمردی بسی
- Söz, göz, kulak... Hep ruhun ışığıdır. Suda coşan pırıldayan, ateşin parıltısıdır.
- پرتو روح است نطق و چشم و گوش ** پرتو آتش بود در آب جوش
- Canın ışığı nasıl tene vuruyorsa Abdâl’ın ışığı da benim canıma vurmakta.
- آن چنان که پرتو جان بر تن است ** پرتو ابدال بر جان من است
- Canın canı olan o Abdâl’ın ışığı candan ayak çekti mi...Ten, cansız ne hale gelirse o hale gelir. Şunu bil ki,
- جان جان چون واکشد پا را ز جان ** جان چنان گردد که بیجان تن بدان
- Ben kıyamet günü bu sözüme şahit olsun diye yere baş koyuyorum. 3275
- سر از آن رو مینهم من بر زمین ** تا گواه من بود در روز دین
- Yerlerin şiddetle sarsıldığı kıyamet gününde bu yeryüzü, insanların hallerine şahit olur.
- یوم دین که زلزلت زلزالها ** این زمین باشد گواه حالها
- Gizlediği haberleri apaşikâr söyler. Yeryüzü ve dikenler söze gelir.
- کاو تحدث جهرة أخبارها ** در سخن آید زمین و خارهها
- Filozof; kendi fikrince, kendi zannınca bunu inkâr eder. Ona de: Sen var, başını o duvara vura gör!
- فلسفی منکر شود در فکر و ظن ** گو برو سر را بر آن دیوار زن
- Gönül ehlinin duyguları; suyun, toprağın, çamurun sözünü duyar durur.
- نطق آب و نطق خاک و نطق گل ** هست محسوس حواس اهل دل
- Filozof, Hannâne direğinin inlemesini inkâr eder. Çünkü velîlerin duygularından haberi yok, onlara yabancı. 3280
- فلسفی کاو منکر حنانه است ** از حواس اولیا بیگانه است
- Der ki: “ Halkta sevdanın aksi, birçok hayaller yaratır, onlara gösterir”
- گوید او که پرتو سودای خلق ** بس خیالات آورد در رای خلق
- Halbuki bu fikir, onun fesat ve küfrünün aksidir. Bu inkâr hayali; ona fikrinden, inanışındaki bozukluktan gelmiştir.
- بلکه عکس آن فساد و کفر او ** این خیال منکری را زد بر او
- Filozof; cini, şeytanı inkâr eder; fakat inkâr eder etmez bir cinin, bir şeytanın maskarası olmuştur.
- فلسفی مر دیو را منکر شود ** در همان دم سخرهی دیوی بود
- Ey filozof, eğer şeytanı görmedinse kendine bak!( Başını duvara vurup çürütmüşsün, gömgök olmuş) Deli olmadan alın böyle göğerir mi?
- گر ندیدی دیو را خود را ببین ** بیجنون نبود کبودی بر جبین
- Kimin gönlünde şüphe, vesvese varsa felsefeye inanmıştır, gizli münkirdir. 3285
- هر که را در دل شک و پیچانی است ** در جهان او فلسفی پنهانی است
- Bazen dine inanır ama bazı ,bazı da o filozofluk damarı yüzünü kapkara eder.
- مینماید اعتقاد و گاه گاه ** آن رگ فلسف کند رویش سیاه
- Sakının müminler; o felsefeye inanış sizde de vardır. Sizde nice sonsuz âlimler var.
- الحذر ای مومنان کان در شماست ** در شما بس عالم بیمنتهاست
- Bütün bu yetmiş iki din ve şeriat sendedir. Senden zâhir olduğu gün eyvah haline!
- جمله هفتاد و دو ملت در تو است ** وه که روزی آن بر آرد از تو دست
- Kimde o aykırı inanıştan bir yapracık varsa o günün korkusundan yaprak gibi titrer.
- هر که او را برگ آن ایمان بود ** همچو برگ از بیم این لرزان بود
- İblis’e cine, kendini iyi adam gördüğünden güldün. 3290
- بر بلیس و دیو از آن خندیدهای ** که تو خود را نیک مردم دیدهای
- Fakat can, postunu ters giyer , içindekini dışarı verirse din ehlinden ne kadar ahlar vahlar çıkar.
- چون کند جان باژگونه پوستین ** چند واویلا بر آید اهل دین
- Dükkânda altın gibi görünen madenlerin hepsi güler. Çünkü imtihan taşı gizlidir.
- بر دکان هر زرنما خندان شده ست ** ز آنکه سنگ امتحان پنهان شده ست