English    Türkçe    فارسی   

1
3326-3350

  • O sert rüzgâr, otun zayıflığına acır. Gönül, artık sen de kuvvetten dem vurma.
  • Balta; ağaçların, dalların çokluğundan, sıklığından hiç korkar mı? Hepsini paramparça eder, kesip biçer.
  • Fakat bir ota saldırmaz. Neşter yaradan başka yere vurulmaz.
  • Aleve, odunun çokluğundan ne gam? Kasap koyun sürüsünden kaçar mı?
  • Mânaya nispetle suret nedir? Çok zayıf, çok âciz. Kötüyü baş aşağı tutan ondaki mânadır. 3330
  • Dolap gibi dönüp duran gökten kıyas tut. Onun dönmesi nedendir? Onda müdebbir olan akıldan.
  • Oğul, siper gibi olan bu kalıbın dönüşü, hareketi de gizli ruhtandır.
  • Bu rüzgârın hareketi onun mânasından ( o suretle zâhir olan mânadan, Tanrı kudretinden) dir değirmen çarkına benzer; çark, ırmak suyunun esiridir.
  • Bu nefesin alınıp verilmesi, girip çıkması da hevesli candan başka kimdendir?
  • Can, o nefesi, nefesle çıkan sözü, bazen cim haline kor; bazen de ha ve dal haline ( bu suretle de inkâr da bulunur). Gâh o sözü barış sözü yapar, gâh savaş sözü. 3335
  • Yine böyle Tanrı’mız, bu rüzgârı Âd kavmine ejderha yaptığı halde,
  • Yine aynı rüzgârı; müminlere rahmet, hayat ve emniyet verici bir hale getirmişti.
  • Âlemlerin Rabbinin mânalar denizi olan bin Şeyhi, “ mâna Allah’dır” dedi.
  • Bütün yerler, gökler; o yürüyen denizde, o can deryasında çör çöp gibidir.
  • Suda çör çöpün saldırması, oynaması, suyun dalgalanmasındandır. 3340
  • İnat eder de onları hareketsiz bırakmayı dilerse kıyıya atıverir.
  • Kıyıdan dalgalandığı yere, kendisine çekti mi... ateş, ota ne yaparsa deniz de onlara onu yapar (hepsini siler, süpürür, yok eder).
  • Bu söze de son yoktur. Ey genç sen yine Hârût Mârût hikâyesine dön.
  • Hârût, Mârût hikâyesinin sonu ve onların, dünyada Bâbil Kuyusunda cezalandırılmaları
  • Bu iki melek, cihan halkının günahını, kötülüğünü görünce,
  • Hiddetlerinden ellerini ısırıyorlardı. Fakat gözleriyle kendi ayıplarını görmüyorlardı. 3345
  • Bir çirkin, aynada kendisini görünce yüzünü çevirmiş, kızmış.
  • Kendisini gören kendisini beğenen; birisinde bir suç gördü mü...İçinde cehennemden daha şiddetli bir ateş parlar.
  • O, bu kibre din gayreti adını takar; kendi kâfir nefsini görmez.
  • Din gayretinin başka alâmeti vardır. O ateşten bütün bir dünya yeşerir, hayat bulur.
  • Tanrı; Hârût’la Mârût’a “ Eğer siz, nurdan yaratılmış, mâsum melekseniz aldanmış, ziyankâr suçluları görmeyin. 3350