English    Türkçe    فارسی   

1
3414-3438

  • Kendinize gelin, sizde bir akis, yahut zan yüzünden göklerdeki duraklarınızdan düşmeyesiniz.
  • Hârût’la Mârût’sanız da, “ Biz sana saf saf ibadet ediyoruz” damının üstünde herkesten ileriyseniz de. 3415
  • Kötülerin kötülüklerine acıyın. Benliğin kendini görüp beğenmenin etrafında dolaşmayın.
  • Kendinize gelin. Tanrı gayreti, pusudan çıkmayı görsün; baş aşağı yerin dibine gidersiniz.
  • İkisi de dediler ki: “ Tanrı, ferman senin,senin ihsanın, senin koruman olmazsa nerede bir ihsan, nerede bir koruyan?”
  • Hem bunu söylemekte, hem de yeryüzüne inip hükmetmek için yürekleri oynamaktaydı. “ Bizden kötülük gelir mi? Biz ne güzel kullarız!” diyorlardı.
  • Bunların bu gurur ve istekleri, kendilerini rahat bırakmadı: nihayet bunları kendilerini beğenmiş bir hale soktu. 3420
  • “Ey toprağa, suya, yere, ateşe mensup insanlar, ey ruhanilerin temizliğinden haberi olmayanlar.
  • Biz şu gökyüzünün üstünde perdeler dokuyor, yeryüzüne inip şadırvanlar kuruyoruz.
  • Adalet yapar, ibadet eder; her gece yine göklere uçar gideriz.
  • Bu suretle de şu devrin şaşılacak büyükleri olur, yeryüzüne adalet ve emniyeti yayarız” diyorlardı.
  • Gökyüzü ahvalini yeryüzüne kıyas ettiler, fakat bu kıyas, doğru değil... Arada büyük bir fark var! 3425
  • Halini, neşe ve sarhoşluğunu cahillerden saklamak lâzımdır
  • Perde altına girmiş olan Hakîmin sözünü dinle: Şarap içtiğin yere baş koy, yat.
  • Meyhaneden çıkıp yol, yanılan sarhoş, çocukların maskarası ve oyuncağı olur.
  • Her tarafa, her yola, çamurların içine düşer, her ahmak da ona güler.
  • O bu haldeyken onun sarhoşluğundan, içtiği şarabın neşe ve zevkinden haberleri olmayan çocuklar peşine takılırlar.
  • Tanrı sarhoşundan başka bütün halk, çocuktur. Heva ve hevesinden kurtulmuş kişiden başka baliğ yoktur. 3430
  • Tanrı “ Dünya kuru bir istek, faydasız bir oyuncaktan ibarettir, siz de çocuklarsınız.” Dedi. Tanrı doğru buyurur.
  • Oyuncağı terk etmedikçe çocuksun. Ruh arınmadıkça nasıl temiz olabilirsiniz?
  • Dünyada daima istenen, peşinde koşulan, bir türlü terk edilemeyen bu şehvet; bil ki çocukların cimaı gibidir.
  • Çocuğun cimaı nedir ki? Bir Rüstem’in, bir yiğidin cimaına nispetle oyundan ibaret.
  • Halkın savaşı da çocukların savaşı gibidir. Tamamı ile mânasız, esassız ve hor! 3435
  • Hepsi sopadan kılıçlarla savaşırlar. Hepsi faydasız bir şeyle uğraşıp dururlar.
  • Hepsi, bu bizim Burak’ımız Düldül yürüyüşlü atımız diye bir sopaya binmiştir.
  • Sırtlarında yük var, fakat bilgisizliklerinden kendilerini yüksek görüp ata binmiş, yol gidiyor sanırlar.