Bu dünyada geçmiş canların hepsi, “ O ferahlı can acaba nasıl doğacak?” diye beklemektedirler. 3515
جمله جانهای گذشته منتظر ** تا چگونه زاید آن جان بطر
Zenciler, o mutlaka bizdendir derler. Beyazlar da, imkânı yok... O çok güzel olacak, derler.
زنگیان گویند خود از ماست او ** رومیان گویند بس زیباست او
Vücudun canı, ahiret âlemine doğunca artık beyaz, kara ihtilafı kalmaz.
چون بزاید در جهان جان و جود ** پس نماند اختلاف بیض و سود
Kara ise Zenciler alıp götürürler, beyazsa kendi cinslerinden olan bu çocuğu, beyazlar alıp götürürler.
گر بود زنگی برندش زنگیان ** روم را رومی برد هم از میان
Fakat doğmadıkça anlamak, âlemdeki müşkül işlerdendir. Çünkü henüz doğmamış çocuğun nasıl olduğunu bilen azdır.
تا نزاد او مشکلات عالم است ** آن که نازاده شناسد او کم است
Bunu anlayan kişi, ancak Tanrı nuruyla bakıp gören kişidir. Böyle olan zat, bâtına da nüfuz edebilir. 3520
او مگر ینظر بنور الله بود ** کاندرون پوست او را ره بود
Nutfenin aslı beyaz renkli ve hoştur. Fakat beyaz kişinin canının aksi;
اصل آب نطفه اسپید است و خوش ** لیک عکس جان رومی و حبش
Nutfeye renk verir, onu en güzel şekle sokar; kara kişinin canının aksi de bir kısım halkı, en aşağılık bir renge, en bayağı bir şekle sürer, götürür.
میدهد رنگ احسن التقویم را ** تا به اسفل میبرد این نیم را
Bu söze nihayet yoktur. Sen yine atını sür de biz kervandan geri kalmayalım.
این سخن پایان ندارد باز ران ** تا نمانیم از قطار کاروان
Bir gün her zümrenin önünde, saman çöpü müsün , dağ mı. Hindu musun, Türk mü? Meydana çıkar.
یوم تبیض و تسود وجوه ** ترک و هندو شهره گردد ز آن گروه
Hindu ile Türk, ana karnında belli olmaz. Fakat doğunca zayıf mı kuvvetli mi... herkes görür anlar. 3525
در رحم پیدا نباشد هند و ترک ** چون که زاید بیندش زار و سترگ
Zeyd “ Ben halkı, kadın, erkek... Herkesi, kıyamet günündeymiş gibi apaçık görüyorum.
جمله را چون روز رستاخیز من ** فاش میبینم عیان از مرد و زن
Hemen şimdicik söyleyeyim mi? Yoksa kapayayım mı?” dedi. Mustafa, dudağını ısırarak sus demek istedi.
هین بگویم یا فرو بندم نفس ** لب گزیدش مصطفی یعنی که بس
Zeyd dedi ki: “Ey Tanrı Peygamberi, haşir sırrını söyleyeyim de bugün dünyada kıyameti koparayım mı?
یا رسول الله بگویم سر حشر ** در جهان پیدا کنم امروز نشر
Müsaade et bana, perdeleri yırtayım da aslım, mahiyetim güneş gibi parlasın;
هل مرا تا پردهها را بر درم ** تا چو خورشیدی بتابد گوهرم
Güneş benim nurumdan tutulsun... Hurma ağacı (gibi meyveliler) ile söğüt ağacını (gibi meyvesizleri) göstereyim. 3530
تا کسوف آید ز من خورشید را ** تا نمایم نخل را و بید را
Kıyamet sırrını açayım, halis altın para ile ayarı bozuk parayı izhar edeyim.
وا نمایم راز رستاخیز را ** نقد را و نقد قلب آمیز را
Elleri kesik Eshab-ı Simal-ı küfür rengiyle al rengi...
دستها ببریده اصحاب شمال ** وانمایم رنگ کفر و رنگ آل
Tutulmayan, gidilmeyen ayın ziyasında yedi nifak deliğini...
واگشایم هفت سوراخ نفاق ** در ضیای ماه بیخسف و محاق
Şakîlerin pırtıl elbiselerini göstereyim. Peygamberlerin davullarını, nöbetlerini duyurayım.
وانمایم من پلاس اشقیا ** بشنوانم طبل و کوس انبیا
Cehennemi, cennetleri, ikisinin arasındaki A’raf’ı apaçık olarak kâfirlerin gözlerinin önlerine getireyim. 3535
دوزخ و جنات و برزخ در میان ** پیش چشم کافران آرم عیان
Kevser Havuzunun çoşmakta olduğunu... suyunun, cennetliklerin yüzlerine vurmakta. “İç, İç!” diye seslenmekte ve bu sesin de kulaklarına gelmekte bulunduğunu...
وانمایم حوض کوثر را به جوش ** کآب بر روشان زند بانگش به گوش
Susuzların, havuzun etrafında koşup durduklarını apaçık göstereyim.
و آن کسان که تشنه بر گردش دوان ** گشتهاند این دم نمایم من عیان
Onların omuzları omuzlarıma sürünmekte, naraları kulağıma gelmekte.
میبساید دوششان بر دوش من ** نعرههاشان میرسد در گوش من
İşte gözümün önünde... Cennet ehli, dilekleriyle birbirlerini kucaklamışlar;
اهل جنت پیش چشمم ز اختیار ** در کشیده یکدگر را در کنار