English    Türkçe    فارسی   

1
367-391

  • “ Nefis, ibadetlere ve candan gelen ihlâsa gizli garezlerden ne karıştırır?” derlerdi.
  • Peygamber’den ibadetin faziletini ve sevabını arayıp sormazlar; ”Apaçık ayıp hangisidir?” diye kötü huyları sorarlardı.
  • Gülü, kerevizden fark edercesine kıldan kıla, zerreden zerreye nefis hilesini tanır, bilirlerdi.
  • Eshab’ın kılı kırk yaranları, umumiyetle o vaiz ve beyana hayran olurlardı. 370
  • Hıristiyanların vezire uymaları
  • Hıristiyanlar tamamıyla ona gönül verdiler. Zaten avamın taklidinin kuvveti ne olabilir ki?
  • Kalplerinin içine onun muhabbetini ektiler, onu İsa’nın halifesi sandılar.
  • O ise hakikatte tek gözlü melun Deccâl’dı. Ey Tanrı, feryadımıza yetiş; sen ne güzel yardımcısın!
  • Ey Tanrı, yüz binlerce tuzak ve yem var, bizler de yemsiz kalmış halis kuşlar gibiyiz.
  • Her an yeni bir tuzağa tutuluyoruz, istersek her birimiz, birer doğan ve simurg olalım. 375
  • Sen bizi her zaman tuzaktan kurtarmaktasın. Ey gani ve müstağnî Tanrı, biz yine bir tuzağa doğru gitmekteyiz!
  • Biz bu ambarda buğday biriktirmede, toplanan buğdayı yine kaybetmekteyiz.
  • Biz, bu vahşi mahlûklar topluluğu, düşünmüyoruz ki buğdayın noksanlaşması farenin hilesindendir.
  • Fare, ambarımızı deldikçe, hilesinden ambar harap olmuştur.
  • Ey can, önce farenin şerrini defet, sonra buğday biriktirmeye çalış, çabala! 380
  • O büyükler büyüğünün haberlerinden birini dinle: “Huzuru kalb olmadıkça namaz tamam olmaz.”
  • Eğer bizim ambarımızda hırsız bir fare yoksa kırk yıllık ibadet buğdayı nerde?
  • Her günlük azar azar sadıkane ibadet taneleri niçin bu ambarımızda toplanmıyor?
  • Çakmak demirinden birçok ateş yıldızı sıçradı, o yanmış gönül, onları kabul edip çekti.
  • Ama karanlıkta bir hırsız, gizlice kıvılcımlara parmak basmakta. 385
  • Onları, felekte bir çırağ parlamasın diye, birer birer söndürmekte.
  • Bir adımda binlerce tuzak olsa, sen bizimle oldukça hiç gam yok!
  • Her gece ten tuzağından ruhları kurtarmakta, tahtaları sökmektesin.
  • Ruhlar, her gece bu kafesten kurtulurlar, ne kimsenin hâkimi, ne de mahkûmu olmayarak feragate ulaşırlar.
  • Geceleyin zindandakilerin zindandan haberleri yoktur, sultana mensup davetliler, geceleyin devletten haberdar değildirler. 390
  • Ne gam var, ne kâr ve ne zarar düşüncesi. Ne bu filân kadının hayali, ne o filân erkeğin kuruntusu!