English    Türkçe    فارسی   

1
3725-3749

  • Ali, derhal kılıcı elinden attı, onunla savaşmadan vazgeçti. 3725
  • O savaşçı er, bu işe, bu yersiz af ve merhamete şaşıp kaldı.
  • Dedi ki: “Bana keskin kılıcını kaldırmıştın, neden kılıcı indirdin ve beni bıraktın?
  • Benimle savaşmadan daha âlâ ne gördün de beni avlamadan vazgeçtin?
  • Ne gördün ki bu derecede kızgınken kızgınlığın yatıştı; böyle bir şimşek çaktı, sonra sönüverdi?
  • Ne gördün? O gördüğün şeyin aksi bana da vurdu; gönlümde, canımda bir şûle parladı. 3730
  • Kevinden, mekândan yüce, candan daha iyi neydi o gördüğün ki bize can bağışladı?
  • Yiğitlikte Tanrı aslanasın, mürüvvette kimsin, bunu kim bilir?
  • Mürüvvette Tih sahrasında Musa’nın bulutusun. O bulutta eşi görülmemiş nimetler, ekmekler yağar.”
  • Bu bulutlar, çalışıp çabalar, buğday bitirirler. Halk onu pişirip bal gibi tatlı bir hale koyarl.
  • Halbuki Musa’nın bulutu rahmet kanadını açar, halka zahmetsizce pişmiş ve tatlı nimetler verir. 3735
  • O bulutun rahmeti, kerem sofrasında pişmiş yemek yiyenler için âlemde bayrak açmıştır.
  • O vergi ve o ihsan, niyaz ehlinden tam kırk yıl, bir gün bile eksik olmadı.
  • Nihayet onlar, bayağılıklarından kalkıp pırasa, tere ve marul istediler; onun üzerine kesildi.
  • Ahmed’in yüce ümmeti için o yemek kıyamete kadar bakidir.
  • Peygamber’in “Rabbime misafir olurum” demesi ortalığa yayılınca, “O beni doyurur, su verir” sözü, bu mânevi yemekten kinaye oldu. 3740
  • Bunu, hiç tevil etmeden kabul et ki boğazına bal ve süt gibi lezzetli gelsin.
  • Çünkü tevil ihsan edilen şeyi geri vermektir. Çünkü tevilci hakikatı hata görür.
  • Halbuki bu hata görmesi, aklının zayıflığındandır. Akl-ı Küll içtir, Akl-ı Cüz’i ise deridir.
  • Kendini tevil et, hadîsleri değil; kendi dimağına kötü de, gülbahçesine değil!
  • Ey baştanbaşa akıl ve göz olan Ali! Gördüğünden bir parçacık söyle. 3745
  • Hilim kılıcın canımızı parça parça etti; ilim suyun toprağımızı arıttı.
  • Açıver; biliyorum, bu Tanrı sırlarındandır. Çünkü kılıçsız adam öldürmek, ancak onun işidir.
  • Tanrı, aletsiz, uzuvsuz bir yapıcıdır. Artıp duran bu hediyelerin vericisi odur.
  • Akla yüz binlerce şarap tattırır ki onlardan ne iki gözün haberi vardır, ne kulağın!