English    Türkçe    فارسی   

1
3785-3809

  • Sen, tek başına bir ümmetsin, fakat yüzbinlerce er sayılırsın. Ey bu kulu, himmet doğanına av eden! 3785
  • Kahır zamanında bu merhamet neden? Ejderhayı elden bırakmak kimin yolu?”
  • Emîr-ül Müminîn Ali –Kerremallahu Vechehu- nun, cevap vermesi ve o sırada kılıcı elinden atmasının sebebi ne olduğunu söylemesi
  • Ali dedi ki: “Ben kılıcı Tanrı için vuruyorum. Tanrı kuluyum ten memuru değil!
  • Tanrı aslanıyım heva heves aslanı değil... İşim, dinime şahittir.
  • Ben “Attığın zaman sen atmadın, Tanrı attı” sırrına mazharım. Ben kılıç gibiyim, vuran o güneştir.
  • Ben; pılımı pırtımı yoldan kaldırdım; Tanrıdan gayrısını yok bildim. 3790
  • Bir gölgeyim sahibim güneş... Ona hacibim hicap değil.
  • Kılıç gibi vuslat incileriyle doluyum; savaşta diriltirim, öldürmem.
  • Kılıcımın gevherini kan örtmez. Rüzgâr nasıl olur da bulutumu yerinden teprendirebilir?
  • Saman çöpü değil; hilim, sabır ve adalet dağıyım. Kasırga dağı kımıldatabilir mi?
  • Bir rüzgârla yerinden kımıldanıp kopan bir çöpten ibarettir. Çünkü muhalif esen nice rüzgârlar var! 3795
  • Hışım, şehvet ve hırs rüzgârı, namaz ehli olmayan kişiyi silip süpürür.
  • Ben dağım; varlığım, onun binasıdır. Hattâ saman çöpüne benzesem bile rüzgârım, onun rüzgârıdır.
  • Benim hareketim, ancak onun rüzgarıyladır. Askerimin başbuğu, ancak tek Tanrının aşkıdır.
  • Hiddet, padişahlara bile padişahlık eder, fakat bize köledir. Ben hiddete gem vurmuş, üstüne binmişimdir.
  • Hilim kılıcım, kızgınlığımın boynunu vurmuştur. Tanrı hışmıysa bence rahmettir. 3800
  • Tavanım, damım yıkıldı ama nura gark oldum. Toprak atası ( Ebu Turab) oldumsa da bahçe kesildim.
  • Savaşırken içime bir vesvese, bir benlik geldi; kılıcı gizlemeyi münasip gördüm.
  • Bu suretle “Sevgisi Tanrı içindir” denmesini diledim; ancak Tanrı için birisine düşmanlık etmeli.
  • Cömertliğimin Tanrı yolunda olmasını, varımı yine Tanrı için sakınmamı istedim.
  • Benim sakınmam da ancak Tanrı içindir. Vermem de... Tamamı ile Tanrınınım, başkasının değil. 3805
  • Tanrı için ne yapıyorsam bu yapışım, taklit değildir; hayale kapılarak, şüpheye düşerek de değil. Yaptığımı, işlediğimi, ancak görerek yapıyor, görerek işliyorum.
  • Hüküm çıkarmadan arayıp taramadan kurtuldum. Elimle Tanrı eteğine yapıştım.
  • Uçarsam uçtuğum yeri görmekteyim, dönersem döndüğüm yeri.
  • Bir yük taşıyorsam nereye götüreceğimi biliyorum. Ben ayım, önümde güneş, kılavuzuyum.