English    Türkçe    فارسی   

1
382-406

  • Eğer bizim ambarımızda hırsız bir fare yoksa kırk yıllık ibadet buğdayı nerde?
  • Her günlük azar azar sadıkane ibadet taneleri niçin bu ambarımızda toplanmıyor?
  • Çakmak demirinden birçok ateş yıldızı sıçradı, o yanmış gönül, onları kabul edip çekti.
  • Ama karanlıkta bir hırsız, gizlice kıvılcımlara parmak basmakta. 385
  • Onları, felekte bir çırağ parlamasın diye, birer birer söndürmekte.
  • Bir adımda binlerce tuzak olsa, sen bizimle oldukça hiç gam yok!
  • Her gece ten tuzağından ruhları kurtarmakta, tahtaları sökmektesin.
  • Ruhlar, her gece bu kafesten kurtulurlar, ne kimsenin hâkimi, ne de mahkûmu olmayarak feragate ulaşırlar.
  • Geceleyin zindandakilerin zindandan haberleri yoktur, sultana mensup davetliler, geceleyin devletten haberdar değildirler. 390
  • Ne gam var, ne kâr ve ne zarar düşüncesi. Ne bu filân kadının hayali, ne o filân erkeğin kuruntusu!
  • Arifin hali, uyanıkken de budur, Tanrı ”onlar uykudadırlar” dedi, bunu inkâr etme.
  • Onlar, gece gündüz dünya ahvalinden uykudadırlar; Rabb’in elinde evirip çevirdiği kalem gibidirler.
  • Yazı esnasında eli görmeyen kimse, kalemin hareketini, kalemden sanır.
  • Tanrı, arifin bu halinden halka pek az bir miktarını gösterdi; halkı ise hisse mensup uyku kapladı (gaflete dalıp arifi anlamadılar). 395
  • Onların canı: sırrına akıl almaz sahraya gitti. Ruhları da istirahatte, bedenleri de.
  • Sonra tekrar bir ıslıkla onları tuzağa çeker, hepsini teklif kaydine düşürürsün.
  • Sabahı zuhura getiren, İsrafil gibi, herkesi o diyardan suret âlemine getirir;
  • Yayılmış ruhları cisim yapar, her cismi de tekrar gebe bırakır.
  • Can atlarını eğersiz kor; bu, “uyku ölümün kardeşidir” sırrıdır. 400
  • Fakat gündüzün geri gelmeleri için ayaklarını uzun bir bağla bağlar.
  • Ta ki o çayırdan, onu geri çeke ve otlaktan yine yük altına getire.
  • Keşki Eshâb-ı Kehf gibi yahut Nuh’un gemisi gibi bu ruhu koruyaydı.
  • Da bu fikir, bu göz ve kulak; şu uyanıklık ve akıl tufanından kurtulaydı.
  • Dünyada nice Eshab-ı Kehf vardır ki bu zamanda senin yanı başında ve önündedir. 405
  • Mağara da, dost da onunla terennüm etmektir. Ne fayda, senin gözünde ve kulağında mühür var?
  • Halifenin Leylâ’yı görmesi