English    Türkçe    فارسی   

1
3841-3865

  • Beri gel; ben, sana kapı açtım; sen benim yüzüme tükürdün, bense sana armağan sundum.
  • Cefa edene bile böyle muamelede bulunur, aleyhime ayak atanların ayağına bile bu çeşit baş korsam,
  • Vefa edene ne bağışlarım? Anla! Cennetlerde ebedî mülkler ihsan ederim
  • Peygamber Aleyhisselâm’ın Emîr-ül Müminîn Ali –Kerremallâhu Vechehu- nun seyisinin kulağına “Ali’nin şahadeti senin elinle olacak, sana haber veriyorum” demesi
  • Ben öyle bir erim ki kanlıma, katilime bile lûtuf şerbetim, kahır zehri olmadı.
  • Peygamber, hizmetkârımın kulağına, bu başımı boynumdan onun ayıracağını söyledi. 3845
  • Peygamber, sevgilinin vahyiyle nihayet ölümümün onun eliyle olacağını haber verdi.
  • O, daima “ Beni önce öldür de benden bu kötü ve yanlış iş zuhur etmesin” demekte;
  • Ben de “Mademki ölümüm senden olacak, ben kaza ve kadere karşı nasıl hile edebilirim?” demekteyim.
  • O, daima önümde yerlere kapanarak “Ey Kerem sahibi, beni Tanrı hakkı için ikiye böl,
  • Ki bu kötü akıbete uğramayayım. Bu yüzden canım yanmasın” der; 3850
  • Ben de daima “Yürü, git. Kader kalemi, bunu yazdı, yazının mürekkebi de kurudu. Olan oldu. Kader kaleminden nice bayraklar, baş aşağı olur.
  • Gönlümde, sana hiçbir düşmanlık yok. Çünkü bunu, ben senden bilmiyorum ki.
  • Sen Tanrı aletisin; yapan, Tanrı’nın eli. Hakkın aletini nasıl kınayayım, Hakkın aletine nasıl itiraz edeyim?” derim
  • O, “Öyle ise kısas niçin?” dedi. Ali cevap verdi: “ O da Hak’tan, o da gizli bir sır.
  • Eğer Tanrı, kendi yaptığı işe itiraz ederse bu itiraz yüzünden bağlar, bahçeler yeşertir. 3855
  • Kendi yaptığı işe itiraz, ancak onun kârıdır. Çünkü kahırda da tektir, lûtufta da.
  • Bu hâdiseler şehrinde bey odur, memleketlerde tedbir onundur,
  • Aletini kırarsa kırılanı tekrar iyileştirebilir.”
  • Ulu kişi, “ Hiçbir âyeti değiştirmedik ki ardından daha hayırlısını getirmeyelim” remzini bil.
  • Tanrı hangi şeriatın hükmünü kaldırdıysa âdeta otu yoldu, yerine gül bitirdi demektir. 3860
  • Gece, gündüz meşguliyetini giderir, bitirir. Akıl ermeyen şu uykuya bak!
  • Sonra tekrar gündüzün nuruyla gece ortadan kalkar, bu suretle de o yalımlı ateş yüzünden donukluk, uyku yanar, gider.
  • O uyku, o duygusuzluk zulmettir ama abıhayat, zulmette değil mi?
  • Akıllar, o zulmetle tazelenmiyor mu? Hanendenin bestedeki duraklaması sese kuvvet vermiyor mu?
  • Zıtlar, zıtlardan zuhur etmekte... Tanrı, kalpte ki süveydada daimi bir nur yarattı. 3865