Vefa edene ne bağışlarım? Anla! Cennetlerde ebedî mülkler ihsan ederim
پس وفاگر را چه بخشم تو بدان ** گنجها و ملکهای جاودان
Peygamber Aleyhisselâm’ın Emîr-ül Müminîn Ali –Kerremallâhu Vechehu- nun seyisinin kulağına “Ali’nin şahadeti senin elinle olacak, sana haber veriyorum” demesi
گفتن پیغامبر علیه السلام به گوش رکابدار امیر المؤمنین علی علیه السلام که کشتن علی بر دست تو خواهد بودن خبرت کردم
Ben öyle bir erim ki kanlıma, katilime bile lûtuf şerbetim, kahır zehri olmadı.
من چنان مردم که بر خونی خویش ** نوش لطف من نشد در قهر نیش
Peygamber, hizmetkârımın kulağına, bu başımı boynumdan onun ayıracağını söyledi.3845
گفت پیغمبر به گوش چاکرم ** کاو برد روزی ز گردن این سرم
Peygamber, sevgilinin vahyiyle nihayet ölümümün onun eliyle olacağını haber verdi.
کرد آگه آن رسول از وحی دوست ** که هلاکم عاقبت بر دست اوست
O, daima “ Beni önce öldür de benden bu kötü ve yanlış iş zuhur etmesin” demekte;
او همیگوید بکش پیشین مرا ** تا نیاید از من این منکر خطا
Ben de “Mademki ölümüm senden olacak, ben kaza ve kadere karşı nasıl hile edebilirim?” demekteyim.
من همیگویم چو مرگ من ز تست ** با قضا من چون توانم حیله جست
O, daima önümde yerlere kapanarak “Ey Kerem sahibi, beni Tanrı hakkı için ikiye böl,
او همیافتد به پیشم کای کریم ** مر مرا کن از برای حق دو نیم
Ki bu kötü akıbete uğramayayım. Bu yüzden canım yanmasın” der;3850
تا نیاید بر من این انجام بد ** تا نسوزد جان من بر جان خود
Ben de daima “Yürü, git. Kader kalemi, bunu yazdı, yazının mürekkebi de kurudu. Olan oldu. Kader kaleminden nice bayraklar, baş aşağı olur.
من همیگویم برو جف القلم ** ز آن قلم بس سر نگون گردد علم
Gönlümde, sana hiçbir düşmanlık yok. Çünkü bunu, ben senden bilmiyorum ki.
هیچ بغضی نیست در جانم ز تو ** ز آن که این را من نمیدانم ز تو
Sen Tanrı aletisin; yapan, Tanrı’nın eli. Hakkın aletini nasıl kınayayım, Hakkın aletine nasıl itiraz edeyim?” derim
آلت حقی تو فاعل دست حق ** چون زنم بر آلت حق طعن و دق
O, “Öyle ise kısas niçin?” dedi. Ali cevap verdi: “ O da Hak’tan, o da gizli bir sır.
گفت او پس آن قصاص از بهر چیست ** گفت هم از حق و آن سر خفی است
Eğer Tanrı, kendi yaptığı işe itiraz ederse bu itiraz yüzünden bağlar, bahçeler yeşertir.3855
گر کند بر فعل خود او اعتراض ** ز اعتراض خود برویاند ریاض
Kendi yaptığı işe itiraz, ancak onun kârıdır. Çünkü kahırda da tektir, lûtufta da.
اعتراض او را رسد بر فعل خود ** ز آن که در قهر است و در لطف او احد
Bu hâdiseler şehrinde bey odur, memleketlerde tedbir onundur,
اندر این شهر حوادث میر اوست ** در ممالک مالک تدبیر اوست
Aletini kırarsa kırılanı tekrar iyileştirebilir.”
آلت خود را اگر او بشکند ** آن شکسته گشته را نیکو کند
Ulu kişi, “ Hiçbir âyeti değiştirmedik ki ardından daha hayırlısını getirmeyelim” remzini bil.
رمز ننسخ آیه او ننسها ** نأت خیرا در عقب میدان مها
Tanrı hangi şeriatın hükmünü kaldırdıysa âdeta otu yoldu, yerine gül bitirdi demektir.3860
هر شریعت را که حق منسوخ کرد ** او گیا برد و عوض آورد ورد
Gece, gündüz meşguliyetini giderir, bitirir. Akıl ermeyen şu uykuya bak!
شب کند منسوخ شغل روز را ** بین جمادی خرد افروز را
Sonra tekrar gündüzün nuruyla gece ortadan kalkar, bu suretle de o yalımlı ateş yüzünden donukluk, uyku yanar, gider.
باز شب منسوخ شد از نور روز ** تا جمادی سوخت ز آن آتش فروز
O uyku, o duygusuzluk zulmettir ama abıhayat, zulmette değil mi?
گر چه ظلمت آمد آن نوم و سبات ** نی درون ظلمت است آب حیات
Akıllar, o zulmetle tazelenmiyor mu? Hanendenin bestedeki duraklaması sese kuvvet vermiyor mu?
نی در آن ظلمت خردها تازه شد ** سکتهای سرمایهی آوازه شد
Zıtlar, zıtlardan zuhur etmekte... Tanrı, kalpte ki süveydada daimi bir nur yarattı.3865
که ز ضدها ضدها آمد پدید ** در سویدا روشنایی آفرید
Peygamberin savaşı sulha sebep oldu. Bu âhir zamandaki sulh o savaş yüzündendir.
جنگ پیغمبر مدار صلح شد ** صلح این آخر زمان ز آن جنگ بد
O gönüller alan sevgili ( Peygamber), âlemdekilerin başları aman bulsun diye yüz binlerce baş kesti.
صد هزاران سر برید آن دلستان ** تا امان یابد سر اهل جهان