English    Türkçe    فارسی   

1
430-454

  • Çünkü o, haset yüzünden Âdem’den arlanır... Kutlulukla haset yüzünden savaşır. 430
  • Yolda bundan daha güç geçit yoktur. Ne kutludur o kişi ki yoldaşı, haset değildir.
  • Bu beden, haset evi olagelmiştir. Soy sop hasetten bulaşık bir hale düşer.
  • Ten haset evidir ama Tanrı, o teni tertemiz etmiş, arıtmıştır.
  • “Evimi temizleyin” “ayeti” beden temizliğini bildirir. Bedenin tılsımı toprağa mensupsa da hakikatte nur definesidir.
  • Sen (hakikatte) teni olmayana hile ve haset edersen o hasetten gönül kararır. 435
  • Tanrı erlerinin ayakları altına toprak ol! ,bizim gibi sen de hasedin başına toprak at!
  • Vezirin haset etmesi
  • O vezirciğin yaratılışı hasettendi, onun için abes yere kulağını, burnunu yele verdi!
  • O ümitle ki haset iğnesinden akan zehirle mahzunları tâ canlarından zehirliye.
  • Hasetten burnunu koparan kişi, kendisini kulaksız ve burunsuz bırakır.
  • Burun, odur ki bir koku alsın ve kokuda, koku alanı bir yüzün bulunduğu tarafa götürsün. 440
  • Kim koku almazsa burunsuzdur, koku da ancak din kokusudur.
  • Bir koku alıp onun şükrünü eda etmeyen kimse, küfranı nimet etmiş ve kendi burnunu mahveylemiştir.
  • Hem şükret, hem şükredenlere kul ol. Onların huzurunda ölerek ebedî hayat kazan!
  • Vezir gibi sermayeyi, yol vuruculuktan edinme. Tanrı kullarını namazdan menetme.
  • O kâfir vezir, din nasihatçisi olarak hile ile badem helvasına sarımsak karıştırmıştı! 445
  • Vezirin hilesini aklı eren Hıristiyanların anlaması
  • Zevk sahibi olanlar onun sözünde acılık karışmış bir tat sezdiler.
  • O, garezle karışık lâtif sözler söylemekte, gül sulu şeker şerbetinin içine zehir dökmekteydi.
  • Sözünün dış yüzü, yolda çevik ol, diyordu. Ardından da cana, gevşek ol demekteydi.
  • Gümüşün dışı ak ve berraksa da el ve elbise ondan katran gibi bir hale hale gelir.
  • Ateş, kıvılcımlarıyla kızıl çehreli görünürse de onun yaptığı işin sonundaki karanlığa bak! 450
  • Yıldırım, bakışta saf bir nurdan ibaret görünür; (fakat) göz nurunu çalmak (gözü kamaştırmak) onun hassasıdır.
  • Vezirin sözleri, uyanık ve zevk sahibi olanlardan başkaları için bir boyun halkasıydı (onun sözlerini kabul etmişler, ona uymuşlardı).
  • Vezir, padişahtan altı ay ayrı kaldı, bu müddet zarfında İsa’ya uyanlara penah oldu.
  • Halk, umumiyetle dinini de, gönlünü de ona ısmarladı. Onun emir ve hükmü önünde herkes, can feda ediyordu.
  • Padişahın vezire gizlice haber göndermesi