Birinde demişti ki: “Söndür, hiç korkma ki yüz binlerce karşılığını göresin.
در یکی گفته بکش باکی مدار ** تا عوض بینی نظر را صد هزار
Çünkü nazar mumunu söndürmekle can mumu artar, kuvvet bulur. Sabrının yüzünden Leylâ’n Mecnun olur!
که ز کشتن شمع جان افزون شود ** لیلیات از صبر تو مجنون شود
Kim, zahitliği yüzünden dünyayı terk ederse dünya onun önüne çok, daha çok gelir!”
ترک دنیا هر که کرد از زهد خویش ** بیش آید پیش او دنیا و پیش
Başka birinde; “Hak sana ne verdiyse onu icat ederken tatlılaşmış.480
در یکی گفته که آن چهت داد حق ** بر تو شیرین کرد در ایجاد حق
Kolaylaştırmıştır. Onu güzelce al; kendini zahmete sokma” demişti.
بر تو آسان کرد و خوش آن را بگیر ** خویشتن را در میفگن در زحیر
Birinde demişti ki: “Kendine ait olanı terk et, çünkü tabiatının kabul ettiği, merduttur, kötüdür.
در یکی گفته که بگذار آن خود ** کان قبول طبع تو ردست و بد
Birbirine aykırı yollar, nefse kolaydır, herkese bir din, can olmuştur.
راههای مختلف آسان شده ست ** هر یکی را ملتی چون جان شده ست
Eğer Hakk’ın din işlerini kolaylaştırması, doğru bir yol olsaydı her Yahudi ve Mecusi, Tanrı’yı duyar, anlardı” demişti.
گر میسر کردن حق ره بدی ** هر جهود و گبر از او آگه بدی
Öbüründe demişti ki: “Kolay, odur ki gönlü hayatı ve canın gıdası ola.485
در یکی گفته میسر آن بود ** که حیات دل غذای جان بود
Tabiatın hoşlandığı her şey, vakti geçince, çorak yere ekilmiş tohum gibi mahsul vermez.
هر چه ذوق طبع باشد چون گذشت ** بر نیارد همچو شوره ریع و کشت
Onun mahsulü, pişmanlıktan başka bir şey olmaz; onun kazancı, sahibine ziyandan başka bir şey getirmez.
جز پشیمانی نباشد ریع او ** جز خسارت پیش نارد بیع او
O zevk, sonunda da önünde olduğu gibi kolay ve hoş görünmez; nihayette adı güç olur, güçlenmiş bir hale gelir.
آن میسر نبود اندر عاقبت ** نام او باشد معسر عاقبت
Sen güçleştirilmişle, kolaylaştırılmışı, birbirinden ayırt et; bunun yüzünü de sonuna nazaran gör, onun yüzünü de sonuna nazaran.”
تو معسر از میسر باز دان ** عاقبت بنگر جمال این و آن
Bir tomarda da; “Bir üstat ara. Akıbeti görme hassasını nesepte (şunun bunun soyundan gelmiş olmakta ve bununla öğünende) bulamazsın.490
در یکی گفته که استادی طلب ** عاقبت بینی نیابی در حسب
Her çeşit din sâlikleri üstat aramaksızın, peygamberlere tâbi olmaksızın işlerin akıbetlerini gördüler, kendi akıllarınca netice hakkında istidlâllerde bulundular da bu yüzden hata ve dalâlete düştüler.
عاقبت دیدند هر گون ملتی ** لاجرم گشتند اسیر زلتی
Akıbet görme; elle dokunmuş, örülmüş değildir. Böyle olsaydı dinlerde nasıl ayrılık olurdu?” demişti.
عاقبت دیدن نباشد دستباف ** ور نه کی بودی ز دینها اختلاف
Bir tanesinde demişti ki: “Usta da sensin; çünkü ustayı da sen tanırsın.
در یکی گفته که استا هم تویی ** ز انکه استا را شناسا هم تویی
Er ol, erlerin maskarası olma; kendi başının çaresine bak sersemleşme.”
مرد باش و سخرهی مردان مشو ** رو سر خود گیر و سر گردان مشو
Bir diğerinde; “Bunların hepsi birdir. İki gören kimse şaşı adamcağızdır” demiş.495
در یکی گفته که این جمله یکی است ** هر که او دو بیند احول مردکی است
Bir tomarda da; “Yüz, nasıl bir olur, bunu kim düşünür, meğerki deli olsun!
در یکی گفته که صد یک چون بود ** این کی اندیشد مگر مجنون بود
Bunların her biri, öbürünün zıddıdır. Gayrı zehirle şeker nice bir olur?
هر یکی قولی است ضد همدگر ** چون یکی باشد یکی زهر و شکر
Zehirden de, şekerden de geçmedikçe vahdet bahçesinden nice koku alabilirsin? demişti.
تا ز زهر و از شکر در نگذری ** کی تو از گلزار وحدت بر بری
O İsa dinine düşman olan vezir bu tarz da, bu çeşitte on iki tomar yazdı.
این نمط وین نوع ده طومار و دو ** بر نوشت آن دین عیسی را عدو
İhtilaf; gidiş tarzındadır, yolun hakikatinde değil
بیان آن که این اختلافات در صورت روش است نه در حقیقت راه
O, İsa’nın bir renkte oluşundan koku almamıştı. O, İsa küpünün mizacından huy kapmamıştı.500
او ز یک رنگی عیسی بو نداشت ** وز مزاج خم عیسی خو نداشت
Yüz renkli elbise, İsa’nın saf küpünden saba rüzgârı gibi sade ve lâtif bir hale gelir, tek bir renge boyanırdı.
جامهی صد رنگ از آن خم صفا ** ساده و یک رنگ گشتی چون صبا