English    Türkçe    فارسی   

1
793-817

  • Şimdi şu ateş içindeki sükûn ve rahatı bulunca dünyayı ana rahmi gibi görmeye başladım.
  • Bu ateş içinde bir âlem gördüm ki her zerresinde bir İsâ nefesi var.
  • Şekli yok, kendisi var bir cihan… O zahiren var olan dünya ise sebatsız şekilden ibaret. 795
  • Ana, analık hakkı için gel, gir… Bu ateşin ateşlik hassası yok.
  • Ana, gel, gir… Tam talih ve devlet zamanı… Ana, gel, gir… Devleti elinden kaçırma.
  • O köpeğin kudretini gördün. Gel de bir de Tanrı’nın lütuf ve kudretini gör.
  • Ben sana acıdığımdan ayağını çekiyorum, yoksa neşemden zaten seni kayıracak halde değilim.
  • İçeri gel, başkalarını da çağır ki padişah ateş içine sofra kurmuştur. 800
  • Ey Müslümanlar, hepiniz ateşe girin; din lezzetinden başka her şey azaptan ibarettir.
  • Ey ahali, hepiniz yüzlerce baharı olan bu nasibe pervane gibi gelin, atılın!” diye bağırdı.
  • O, cemaat ortasında böylece bağırmakta; halk, sesinden heybet içinde kalmaktaydı.
  • Bunun üzerine kadın, erkek kendilerini, ihtiyarsız, ateşe atmağa başladılar.
  • Hem de memur olmaksızın, kimse kendilerine cebretmeksizin. Yalnız dost aşkıyla… Çünkü sevgili, her acıya lezzet verir. 805
  • Nihayet öyle oldu ki hademe, halkı “Ateşe atılmayınız” diye menetmeye başladı.
  • O Yahudi, yüzü kara ve mahcup bir hale geldi. Bu sebeple pişman oldu, gönlü sıkıldı.
  • Zira halk, imana eskiden olduğundan daha ziyade âşık, kendilerini feda etmekte daha fazla sadık oldular.
  • Şükrolsun ki, Şeytan’ın hilesi ayağına dolaştı. Şükrolsun ki, Şeytan da kendisini yüzü kara gördü!
  • Halkın çehresine sürüp bulaştırdığı zillet tamamıyla o adamlıktan dışarı padişahın yüzüne bulaştı. 810
  • O, pervasızca, halkın elbisesini yırtardı, kendininki yırtıldı, halkın elbisesi sağlam kaldı.
  • Muhammed Aleyhisselâm’ın adını eğlenerek anan kimsenin ağzının çarpık kalması
  • Birisi ağzını eğerek Ahmed adını alayla andı, ağzı çarpıldı öyle kaldı.
  • Pişman olup “Ey Muhammed, affet! Ey Peygamber, sen, Minledün ilminden lütuflara mahzarsın.
  • Ben bilgisizlikten seninle alay ettim. Alay edilmeğe lâyık ben oldum” dedi.
  • Tanrı, bir kimsenin perdesini yırtmak isterse onu, temiz kişileri ta’netmeye meylettirir. 815
  • Tanrı, bir kimsenin ayıbını örtmek isterse o kimse ayıplı kimselerin ayıbı hakkında ses çıkaramaz olur.
  • Tanrı, yardım etmek dilerse bize yalvarmak ve münacatta bulunmak meylini verir.