English    Türkçe    فارسی   

1
860-884

  • Böylece ecel rüzgârı da ariflere gül bahçelerinden esip gelen rüzgâr gibi lâtif ve hoştur. 860
  • Ateş, İbrahim’e diş geçiremedi. Çünkü Tanrı seçilmişiydi, onu nasıl ısırabilir?
  • Din erbabı da şehvet ateşinden yanmaz; hâlbuki başkalarını tâ yerin dibine geçirmiştir.
  • Deniz dalgası Tanrı fermanıyla koşunca Mûsâ kavmini Kıptilerden ayırt etti.
  • Tanrı fermanı erişince toprak, Karun’u altınlarıyla, tahtıyla tâ dibine çekti.
  • Su ile toprak, İsa’nın nefeslerinden gıdalanınca kol kanat açtı, kuş olup uçtu. 865
  • Tanrı’yı tesbih etmen, su ve topraktan meydana gelmiş olan cesedinden çıkan bir buhardan, bir nefesten ibarettir. Fakat gönül doğruluğu yüzünden cennet kuşu olmuş, oraya uçup gitmiştir.
  • Tûr dağı, Mûsâ nurundan raksa geldi, kâmil bir sûfi oldu, noksandan kurtuldu.
  • Dağ bir aziz sûfi olursa şaşılacak ne var? Mûsâ’nın cismi de bir kemik parçasından ibaretti.
  • Yahudi padişahının bu söze ehemmiyet vermeyip inkâr etmesi, kendisine nasihat edenlerin nasihatlerini kabul etmemesi
  • O Yahudi padişahı bu acayip mucizeleri gördü. Fakat ancak taan ve inkârda bulundu.
  • Nasihatçiler: “İşi haddinden ileri götürme, inat hayvanını bu kadar ileri sürme” dediler. 870
  • Nasihatçilerin ellerini bağlayıp hapsetti. Zulmünü birbirine uladı (biteviye ve daha fazla zulmeder oldu).
  • “Madem iş bu dereceye vardı. Ey köpek, sabret; kahrımız erişti!” diye bir ses geldi.
  • Ondan sonra ateş kırk arşın alevlendi; bir halka teşkil etti ve o Yahudileri yaktı.
  • Onların asılları önceden de ateşti; sonunda da asıllarına gittiler.
  • Zaten zümre ateşten doğmuştu. Cüzüler kül tarafına yol alır, o tarafa giderler. 875
  • Onlar ancak mümini yakan bir ateştiler. Kendilerini kendi ateşleri çerçöp gibi yaktı.
  • Anası(mayası) Hâviye olan kimsenin mekânı, ancak Hâviyedir.
  • Çocuk anası, onu arar; asıllar, mutlaka feri’leri izler.
  • Su, havuz içinde zindanda mahpus gibidir ama hava onu çeker. Zira su, erkâna mensuptur (dört erkân denen hava, ateş, su ve topraktandır. Havanın feri’dir).
  • Onu havuzdan kurtarır, madenine azar azar götürür ki sen götürdüğünü görmeyesin. (fırat) 880
  • Bu nefes alıp vermek de bizim hayatımızı azar azar cihan mahbesinden çalar. (T.M. 876)
  • Sözlerin temizleri, bizden çıkarak ona yükselir, ondan başkasının bilmediği yere kadar varır.
  • Nefeslerimiz, temizlik sebebiyle bizden hediye olarak beka yurduna yücelir.
  • Sonra ululuk sahibi Tanrı’dan, ancak rahmet olarak sözlerimizin mükâfatı, iki misli bize gelir;