- Taaccüple “Yüz tane kanadı olsa Hindistan’a gitmesi yine uzak” dedim.”
 
		    - از عجب گفتم گر او را صد پر است ** او به هندستان شدن دور اندر است
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İşte sen dünya işlerini hep buna kıyas et, gözünü aç da gör!
 
		    - تو همه کار جهان را همچنین ** کن قیاس و چشم بگشا و ببین
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Kimden kaçıyoruz, kendimizden mi? Ne olmayacak şey! Kimden kapıp kurtarıyoruz, Hak’tan mı? Ne boş zahmet!   970
 
		    - از که بگریزیم از خود ای محال ** از که برباییم از حق ای وبال
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	      
		  
		  - Yine aslanın çalışmayı tevekküle tercih etmesi ve çalışmanın faydalarını bildirmesi
 
		  - باز ترجیحنهادن شیر جهد را بر توکل و فواید جهد را بیان کردن
 
	       
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Aslan dedi ki: “Doğru ama Peygamberlerin, müminlerin çalışmalarını da gör.
 
		    - شیر گفت آری و لیکن هم ببین ** جهدهای انبیا و مومنین
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Cefadan, kahırdan ne gördülerse mükâfata nail oldular; Tanrı onların mücahedesini zayi etmedi.
 
		    - حق تعالی جهدشان را راست کرد ** آن چه دیدند از جفا و گرم و سرد
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Onların başvurdukları çareler her hususta lâtif oldu. Çünkü zariften ne gelirse zariftir.
 
		    - حیلههاشان جمله حال آمد لطیف ** کل شیء من ظریف هو ظریف
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Tuzakları felek kuşunu tuttu; noksanları tamamen sayıldı.
 
		    - دامهاشان مرغ گردونی گرفت ** نقصهاشان جمله افزونی گرفت
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Ey ulu kişi! Nebîlerin ve velilerin yolunda çalış!   975
 
		    - جهد میکن تا توانی ای کیا ** در طریق انبیا و اولیا
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Kaza ve kaderle pençeleşmek mücahede sayılmaz. Çünkü bizi pençeleştiren, savaştıran da kaza ve kaderdir.
 
		    - با قضا پنجه زدن نبود جهاد ** ز آن که این را هم قضا بر ما نهاد
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bir kimse iman ve itaat yolunda yürüyüp de bir an bile ziyan etmişse kâfirim!
 
		    - کافرم من گر زیان کرده ست کس ** در ره ایمان و طاعت یک نفس
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Başın yarılmamış, şu başını bağlama. Birkaç gün çalış da ondan sonra gül!
 
		    - سر شکسته نیست این سر را مبند ** یک دو روزک جهد کن باقی بخند
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Dünyayı arayan kimse olmayacak ve kötü bir şey aradı. Ukbayı arayansa kendine iyi bir hal aramış oldu.
 
		    - بد محالی جست کاو دنیا بجست ** نیک حالی جست کاو عقبی بجست
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Dünya kazancı için çarelere başvurmak soğuk bir şeydir. Dünyayı terk etmek için çarelere başvurmak ise caizdir, emredilmiştir.   980
 
		    - مکرها در کسب دنیا بارد است ** مکرها در ترک دنیا وارد است
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Hile ve çare diye zindanı delip de çıkmaya derler. Yoksa birisi zaten açılmış deliği kapatırsa yaptığı iş, soğuk ve ters bir iştir.
 
		    - مکر آن باشد که زندان حفره کرد ** آن که حفره بست آن مکری ست سرد
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bu dünya zindandır, biz de zindandaki mahpuslarız. Zindanı del, kendini kurtar!
 
		    - این جهان زندان و ما زندانیان ** حفره کن زندان و خود را وارهان
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Dünya nedir? Tanrı’dan gafil olmaktır. Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret etmek ve kadın; dünya değildir.
 
		    - چیست دنیا از خدا غافل بدن ** نی قماش و نقره و میزان و زن
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Din yolunda sarf etmek üzere kazandığın mala, Peygamber, “ne güzel mal” demiştir.
 
		    - مال را کز بهر دین باشی حمول ** نعم مال صالح خواندش رسول
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Suyun gemi içinde olması geminin helâkidir. Gemi altındaki su ise gemiye; geminin yürümesine yardımcıdır.   985
 
		    - آب در کشتی هلاک کشتی است ** آب اندر زیر کشتی پشتی است
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Mal, mülk sevgisini gönülden sürüp çıkardığındandır ki Süleyman, ancak yoksul adını takındı.
 
		    - چون که مال و ملک را از دل براند ** ز آن سلیمان خویش جز مسکین نخواند
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Ağzı kapalı testi, içi hava ile dolu olduğundan derin ve uçsuz bucaksız su üstünde yüzüp gitti.
 
		    - کوزهی سر بسته اندر آب زفت ** از دل پر باد فوق آب رفت
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - İşte yoksulluk havası oldukça insan, dünya denizine batmaz, o denizin üstünde durur.
 
		    - باد درویشی چو در باطن بود ** بر سر آب جهان ساکن بود
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Bütün bu dünya, onun mülkü olsa bu mülk, gözünde hiçbir şey değildir.
 
		    - گر چه جملهی این جهان ملک وی است ** ملک در چشم دل او لا شی است
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
                 
	         
	         
	         
	         
	         
		 
		 
		    
		    - Şu halde kalbini Min Ledün ululuğunun havasıyla doldur, ağzını da bağla, mühürle!   990
 
		    - پس دهان دل ببند و مهر کن ** پر کنش از باد کبر من لدن
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Çalışma da haktır, deva da haktır, dert de hak. Münkir kimse çalışmayı inkârda ısrar eder durur.”
 
		    - جهد حق است و دوا حق است و درد ** منکر اندر نفی جهدش جهد کرد
 
		  
		 
	       
	       
	       
	    
	  
	    
	       
	      
	       
	      
	       
	      
	       
	      
		  
		  
	      
		  
		  - Çalışmanın tevekküle tercihi
 
		  - مقرر شدن ترجیح جهد بر توکل
 
	       
	      
	    
	  
	    
	       
		 
	         
		 
	         
		 
		 
		 
		    
		    - Aslan bu yolda birçok deliller getirdi. O Cebrîler, aslanın cevabına kandılar.
 
		    - زین نمط بسیار برهان گفت شیر ** کز جواب آن جبریان گشتند سیر