English    Türkçe    فارسی   

2
10-34

  • Bu kapının afeti, heva ve şehvettir. Yoksa burada daima şerbetler içilir durur. 10
  • Bu ağzı kapa da o âlemi gör. O âleme gözbağı, boğaz ve ağızdır.
  • Ey ağız, sen esasen cehennemin bir alevisin! Ey cihan, sen zaten bir berzaha benzersin!
  • Baki nur, aşağılık dünyanın ardındadır. Saf süt, kan nehirlerinin ardındadır.
  • Oraya ihtiyarsız bir attın mı sütün karışır, kan haline gelir.
  • Âdem peygamber, nefis zevkine bir adım attı, cennetin başköşesinden ayrılma zinciri, boğazına geçti. 15
  • Melek, Şeytandan kaçar gibi ondan kaçmaya başladı. Bir lokma ekmek için ne kadar gözyaşı döktü.
  • Gerçi cüret ettiği suç bir kıl kadardı. Fakat o kıl iki gözde bitmişti.
  • Âdem, kadim nur’un gözüydü. Gözde kıl, büyük bir dağ kesilir.
  • Eğer Âdem, o hususta meşverette bulunsaydı pişman olup özürler serdetmezdi.
  • Çünkü bir akıl, başka bir akılla birleşti mi; kötü işe, kötü söze mani olur. 20
  • Fakat nefis, başka bir nefisle dost olursa cüzi akıl muattal olur, bir işe yaramaz.
  • Yalnızlıktan ümitsizliğe düşünce güneş gibi bir sevgilinin gölgesi altına gir.
  • Yürü, tez bir Allah dostu ara. Böyle yaptın mı, Allah, senin dostun olur.
  • Halvette oturup gözünü yuman da bunu yine dosttan öğrenmiştir.
  • Ağyardan halvet etmek gerek, yardan değil. Kürk, kışın işe yarar, baharın değil. 25
  • Akıl başka bir akılla birleşti mi nur artar, yol meydana çıkar.
  • Fakat nefis, bir başka nefisle sevinir, gülerse karanlık çoğalır, yol gizlenir.
  • Ey avcı, dost senin gözündür. Onu çerçöpten arı tut.
  • Sakın dil süpürgesiyle ona toz kondurma. Göze tozu toprağı hediye götürme.
  • Zira mümin, müminin aynası olunca yüzü buğulanmadan kurtulur. 30
  • Mahzunluk zamanında dost, can aynasıdır. Aynanın yüzünü nefesle buğulandırma.
  • Nefesinden buğulanıp yüzünü senden örtmemesi için her nefeste soluğunu tutman lâzım.
  • Topraktan aşağı mısın ki? Toprak bile sevgiliyi bulunca bir bahar yüzünden yüz binlerce çiçeğe kavuştu.
  • O yaş ağaç, sevgiliyle buluşunca hoş bir hava yüzünden baştan ayağa açıldı, donandı.