- Bil ki zahiri suret yok olur, fakat mana âlemi ebedidir, kalır. 1020
- صورت ظاهر فنا گردد بدان ** عالم معنی بماند جاودان
- Testinin suretiyle ne vakte dek oynayıp duracaksın? Testinin nakşından geç, ırmağa, suya yürü.
- چند بازی عشق با نقش سبو ** بگذر از نقش سبو رو آب جو
- Suretini gördün ama manadan gafilsin. Akıllıysan sedeften bir inci seç, çıkar.
- صورتش دیدی ز معنی غافلی ** از صدف دری گزین گر عاقلی
- Âlemdeki bu sedefe benzeyen kalıpların hepsi can denizinden diriyse de,
- این صدفهای قوالب در جهان ** گر چه جمله زندهاند از بحر جان
- Her sedefte inci bulunmaz, gözünü aç da her birinin içine bak!
- لیک اندر هر صدف نبود گهر ** چشم بگشا در دل هر یک نگر
- Onda ne var, bunda ne var? Onu anla. Çünkü o değerli inci nadir bulunur. 1025
- کان چه دارد وین چه دارد میگزین ** ز انکه کمیاب است آن در ثمین
- Surete talip olursan (bu şuna benzer:) bir dağ, görünüşte büyüklük bakımından lâl’in yüzlerce mislidir.
- گر به صورت میروی کوهی به شکل ** در بزرگی هست صد چندان که لعل
- Senin elin, ayağın, saçın, sakalın da gözünden yüzlerce defa daha büyüktür.
- هم به صورت دست و پا و پشم تو ** هست صد چندان که نقش چشم تو
- Fakat iki gözün, bütün azadan daha kıymetli olduğu meydandadır.
- لیک پوشیده نباشد بر تو این ** کز همه اعضا دو چشم آمد گزین
- Gönlüne gelen bir tek düşünce yüzünden de yüzlerce cihan, bir anda baş aşağı devrilir gider.
- از یک اندیشه که آید در درون ** صد جهان گردد به یک دم سر نگون
- Padişahın cismi, surette birdir ama yüz binlerce asker, arkasından koşar. 1030
- جسم سلطان گر به صورت یک بود ** صد هزاران لشکرش در پی دود
- Fakat o tertemiz padişahın şekli ve sureti de gizli bir fikre mahkûmdur.
- باز شکل و صورت شاه صفی ** هست محکوم یکی فکر خفی
- Gör ki bu sayısız halk, bir tefekkür yüzünden yeryüzünde akıp giden sel gibidir.
- خلق بیپایان ز یک اندیشه بین ** گشته چون سیلی روانه بر زمین
- Halk, o düşünceyi küçük ve ehemmiyetsiz görür ama sel gibi cihanı suya boğar, alıp götürür.
- هست آن اندیشه پیش خلق خرد ** لیک چون سیلی جهان را خورد و برد
- Âlem de her hünerin fikirle kaim olduğunu,
- پس چو میبینی که از اندیشهای ** قایم است اندر جهان هر پیشهای
- Evlerin, köşklerin, şehirlerin, dağların, sahraların, nehirlerin hep onda meydana geldiğini, 1035
- خانهها و قصرها و شهرها ** کوهها و دشتها و نهرها
- Denizdeki balığın denizin vücuduyla yaşadığı gibi yerin de, denizin de, güneşin de, göğün de fikirle diri bulunduğunu mademki görmektesin.
- هم زمین و بحر و هم مهر و فلک ** زنده از وی همچو کز دریا سمک
- Neden kör gibisin, neden ahmaklık ediyorsun, neden sence ten Süleyman gibi oluyor da fikir karınca gibi?
- پس چرا از ابلهی پیش تو کور ** تن سلیمان است و اندیشه چو مور
- Gözüne dağ, büyük görünüyor da fikri fare gibi küçük, dağı kurt gibi büyük sanıyorsun.
- مینماید پیش چشمت که بزرگ ** هست اندیشه چو موش و کوه گرگ
- Âlem, gözünde pek korkunç, pek büyük görünmekte… Buluttan, gökten, gök gürlemesinden ürküp korkuyor, tir, tir titriyorsun.
- عالم اندر چشم تو هول و عظیم ** ز ابر و رعد و چرخ داری لرز و بیم
- Hâlbuki ey eşekten aşağı kişi, fikir âleminden emin ve gafilsin, bir taş gibi o, cihandan haberin yok! 1040
- وز جهان فکرتی ای کم ز خر ** ایمن و غافل چو سنگ بیخبر
- Çünkü suretten ibaretsin, akıldan nasibin yok. İnsan huylu değilsin, bir eşek sıpasısın!
- ز انکه نقشی وز خرد بیبهرهای ** آدمی خو نیستی خر کرهای
- Bilgisizlikten gölgeyi adam görüyorsun da insan o yüzden sence bir oyuncaktan ibaret, değersiz bir şey.
- سایه را تو شخص میبینی ز جهل ** شخص از آن شد نزد تو بازی و سهل
- O fikir, o hayal örtüsüz bir surette kol kanat açıncaya kadar dur.
- باش تا روزی که آن فکر و خیال ** بر گشاید بیحجابی پر و بال
- O zaman dağları yumuşak pamuk gibi görürsün, bir de bakarsın ki bu soğuk, sıcak yeryüzü yok oluvermiş!
- کوهها بینی شده چون پشم نرم ** نیست گشته این زمین سرد و گرم