Susuz dedi ki. “ Ey su, iki fayda var. Onun için ben bu işten el çekmem.
تشنه گفت آیا مرا دو فایده است ** من از این صنعت ندارم هیچ دست
Birinci fayda şu: Su sesini duymak, susuzlara rebap dinlemek gibi.
فایدهی اول سماع بانگ آب ** کاو بود مر تشنگان را چون رباب
Su sesi İsrafil’in sesine benziyor. Ölü bile bu sesten hayat bulmada.1200
بانگ او چون بانگ اسرافیل شد ** مرده را زین زندگی تحویل شد
Yahut bu ses, bahar günlerindeki gök gürültüsü sesini andırıyor. Bu ses yüzünden bağlar, bahçeler, ne kadar güzelleşiyor, çiçeklerle dolar.
یا چو بانگ رعد ایام بهار ** باغ مییابد از او چندین نگار
Yahut yoksula zekât zamanını geldiği söylenmiş, mahpusa kurtuluş müjdesi verilmiş gibi.
یا چو بر درویش ایام زکات ** یا چو بر محبوس پیغام نجات
Muhammet’e Yemen’den gelen ve ağızsız söylenen Rahman nefesine.
چون دم رحمان بود کان از یمن ** میرسد سوی محمد بیدهن
Yahut âsilere şefaate gelen Ahmed’in,
یا چو بوی احمد مرسل بود ** کان به عاصی در شفاعت میرسد
Yahut da zayıf Yakub’un canına erişen güzel ve lâtif Yusuf’un kokusuna benziyor.1205
یا چو بوی یوسف خوب لطیف ** میزند بر جان یعقوب نحیف
Öbür faydası da duvardan koparıp tertemiz suya attığım her taş, her kerpiç parçası,
فایدهی دیگر که هر خشتی کز این ** بر کنم آیم سوی ماء معین
Yüksek duvarı biraz daha alçaltıyor, her defasında duvar biraz daha inmiş oluyor.
کز کمی خشت دیوار بلند ** پستتر گردد به هر دفعه که کند
Duvarın alçalması, suya yaklaşmama sebep olmakta. Duvarın ortadan kalkması vuslata çare bulmakta.”
پستی دیوار قربی میشود ** فصل او درمان وصلی میبود
Duvardaki o taşları, kerpiçleri koparmak “Secde et de yaklaş” ayetindeki yakınlığı mucip olan secdedir.
سجده آمد کندن خشت لزب ** موجب قربی که و اسجد و اقترب
Duvarın boynu yüksekken bu baş indirmeğe mânidir.1210
تا که این دیوار عالی گردن است ** مانع این سر فرود آوردن است
Bu toprak bedenden kurtulmadıkça Âbıhayata secde edemem.
سجده نتوان کرد بر آب حیات ** تا نیابم زین تن خاکی نجات
Duvar üstündekilerden en fazla susuz kimse; taşı, topacı en çabuk koparıp atan da odur.
بر سر دیوار هر کاو تشنهتر ** زودتر بر میکند خشت و مدر
Suyun sesine en fazla âşık olan duvardan en büyük taşı koparıp atar.
هر که عاشق تر بود بر بانگ آب ** او کلوخ زفت تر کند از حجاب
O adam, suyun sesinden, âdeta boğazına kadar şaraba batmışçasına neşelenir. Yabancı kişi ise kerpicin suya düşünce bluk diye çıkardığı sesten başka bir şey duymaz.
او ز بانگ آب پر می تا عنق ** نشنود بیگانه جز بانگ بلق
Ne mutlu o kişiye ki gençlik çağını ganimet bilir de borcunu öder.1215
ای خنک آن را که او ایام پیش ** مغتنم دارد گزارد وام خویش
Kudretli olduğu günlerde sıhhatli, güçlü, kuvvetli bulunduğu zamanlarda bu işi başarır.
اندر آن ایام کش قدرت بود ** صحت و زور دل و قوت بود
Çünkü gençlik çağı, yemyeşil, terütaze bir bahçe gibi esirgemeksizin meyveleri yetiştirir.
و آن جوانی همچو باغ سبز و تر ** میرساند بیدریغی بار و بر
Genç adamın kuvvet ve şehvet çeşmeleri akıp durur. Bedenin zeminini onlarla yeşertir.
چشمههای قوت و شهوت روان ** سبز میگردد زمین تن بدان
Gençlik; mamur, tavanı adamakıllı yüksek, dört duvarı sapasağlam bir eve benzer.
خانهی معمور و سقفش بس بلند ** معتدل ارکان و بیتخلیط و بند
Ne mutlu o kişiye ki ihtiyarlık günleri gelip çatmadan, boynunu liften yapılmış iple bağlamadan…1220
پیش از آن که ایام پیری در رسد ** گردنت بندد به حبل من مسد
Toprak çoraklaşıp akmadan, kaymadan işini başarmıştır. Çünkü çorak yerden güzel nebatat asla yetişmez.
خاک شوره گردد و ریزان و سست ** هرگز از شوره نبات خوش نرست
İhtiyarın gücü, kuvveti kesilir, şehvet suyu akmaz olur. Kendisinden de faydalanmaz, başkalarına da faydası dokunmaz.
آب زور و آب شهوت منقطع ** او ز خویش و دیگران نامنتفع