Yahut bu ses, bahar günlerindeki gök gürültüsü sesini andırıyor. Bu ses yüzünden bağlar, bahçeler, ne kadar güzelleşiyor, çiçeklerle dolar.
یا چو بانگ رعد ایام بهار ** باغ مییابد از او چندین نگار
Yahut yoksula zekât zamanını geldiği söylenmiş, mahpusa kurtuluş müjdesi verilmiş gibi.
یا چو بر درویش ایام زکات ** یا چو بر محبوس پیغام نجات
Muhammet’e Yemen’den gelen ve ağızsız söylenen Rahman nefesine.
چون دم رحمان بود کان از یمن ** میرسد سوی محمد بیدهن
Yahut âsilere şefaate gelen Ahmed’in,
یا چو بوی احمد مرسل بود ** کان به عاصی در شفاعت میرسد
Yahut da zayıf Yakub’un canına erişen güzel ve lâtif Yusuf’un kokusuna benziyor.1205
یا چو بوی یوسف خوب لطیف ** میزند بر جان یعقوب نحیف
Öbür faydası da duvardan koparıp tertemiz suya attığım her taş, her kerpiç parçası,
فایدهی دیگر که هر خشتی کز این ** بر کنم آیم سوی ماء معین
Yüksek duvarı biraz daha alçaltıyor, her defasında duvar biraz daha inmiş oluyor.
کز کمی خشت دیوار بلند ** پستتر گردد به هر دفعه که کند
Duvarın alçalması, suya yaklaşmama sebep olmakta. Duvarın ortadan kalkması vuslata çare bulmakta.”
پستی دیوار قربی میشود ** فصل او درمان وصلی میبود
Duvardaki o taşları, kerpiçleri koparmak “Secde et de yaklaş” ayetindeki yakınlığı mucip olan secdedir.
سجده آمد کندن خشت لزب ** موجب قربی که و اسجد و اقترب
Duvarın boynu yüksekken bu baş indirmeğe mânidir.1210
تا که این دیوار عالی گردن است ** مانع این سر فرود آوردن است
Bu toprak bedenden kurtulmadıkça Âbıhayata secde edemem.
سجده نتوان کرد بر آب حیات ** تا نیابم زین تن خاکی نجات
Duvar üstündekilerden en fazla susuz kimse; taşı, topacı en çabuk koparıp atan da odur.
بر سر دیوار هر کاو تشنهتر ** زودتر بر میکند خشت و مدر
Suyun sesine en fazla âşık olan duvardan en büyük taşı koparıp atar.
هر که عاشق تر بود بر بانگ آب ** او کلوخ زفت تر کند از حجاب
O adam, suyun sesinden, âdeta boğazına kadar şaraba batmışçasına neşelenir. Yabancı kişi ise kerpicin suya düşünce bluk diye çıkardığı sesten başka bir şey duymaz.
او ز بانگ آب پر می تا عنق ** نشنود بیگانه جز بانگ بلق
Ne mutlu o kişiye ki gençlik çağını ganimet bilir de borcunu öder.1215
ای خنک آن را که او ایام پیش ** مغتنم دارد گزارد وام خویش
Kudretli olduğu günlerde sıhhatli, güçlü, kuvvetli bulunduğu zamanlarda bu işi başarır.
اندر آن ایام کش قدرت بود ** صحت و زور دل و قوت بود
Çünkü gençlik çağı, yemyeşil, terütaze bir bahçe gibi esirgemeksizin meyveleri yetiştirir.
و آن جوانی همچو باغ سبز و تر ** میرساند بیدریغی بار و بر
Genç adamın kuvvet ve şehvet çeşmeleri akıp durur. Bedenin zeminini onlarla yeşertir.
چشمههای قوت و شهوت روان ** سبز میگردد زمین تن بدان
Gençlik; mamur, tavanı adamakıllı yüksek, dört duvarı sapasağlam bir eve benzer.
خانهی معمور و سقفش بس بلند ** معتدل ارکان و بیتخلیط و بند
Ne mutlu o kişiye ki ihtiyarlık günleri gelip çatmadan, boynunu liften yapılmış iple bağlamadan…1220
پیش از آن که ایام پیری در رسد ** گردنت بندد به حبل من مسد
Toprak çoraklaşıp akmadan, kaymadan işini başarmıştır. Çünkü çorak yerden güzel nebatat asla yetişmez.
خاک شوره گردد و ریزان و سست ** هرگز از شوره نبات خوش نرست
İhtiyarın gücü, kuvveti kesilir, şehvet suyu akmaz olur. Kendisinden de faydalanmaz, başkalarına da faydası dokunmaz.
آب زور و آب شهوت منقطع ** او ز خویش و دیگران نامنتفع
Kaşları eyer kuskunu gibi aşağı düşer, gözü yaşarır, görmez olur.
ابروان چون پالدم زیر آمده ** چشم را نم آمده تاری شده
Yüzü buruşur, kertenkele sırtına döner. Söz söyleyemez, tat alamaz olur, dişleri bir şey kesmez bir hale gelir.
از تشنج رو چو پشت سوسمار ** رفته نطق و طعم و دندانها ز کار
Gün geçip gitmiş, akşam çağı gelip çatmış, leş gibi beden topallamakta, yolsa uzun. İş görülecek yer yıkık iş işten geçmiş..1225
روز بیگه لاشه لنگ و ره دراز ** کارگه ویران عمل رفته ز ساز