English    Türkçe    فارسی   

2
1361-1385

  • Ey teni bulaşmış, pisleşmiş kişi, havuz kenarında dön dolaş. İnsan, havuzun dışındayken nasıl temizlenir?
  • Havuzdan uzak düşen kişi nasıl temiz olur? O adam bâtın temizliğinden bile uzak düşmüştür.
  • Bu havuzun temizliğinin haddi yoktur. Cisimlerin temizliği ise pek az bir miktarda olabilir.
  • Çünkü gönül havuzdur ama gizli. Bu havuzun, denize gizli bir yolu var.
  • Senin muayyen miktardaki temizliğin yardım ister. Yoksa sayılı şey harcandıkça azalır. 1365
  • Su, pis adama “ Bana koş” der. Pis adamsa “ Sudan utanıyorum” der.
  • Su der ki: “ Bu utanma, bensiz nasıl zail olur, bu pislik, bensiz nasıl temizlenir?”
  • Bulaşık ve pis adam; sudan utanır, gizlenirse bu utanma, “Hayâ, imana mânidir” sözünün tahakkukuna sebep olur.
  • Gönül, ten havuzunda çamura bulandı ama ten, gönül havuzunda arındı.
  • Oğul, gönül havuzunun çevresinde olan, ten havuzundan sakın! 1370
  • Ten deniziyle gönül denizi birbirine bitişiktir, fakat aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar.
  • İster doğru ol, ister eğri. O gönül havuzuna doğru gel, geri kalma.
  • Padişahların huzurunda can tehlikesi var ama himmetleri yüce kişiler can korkusu yüzünden padişahtan çekinmezler.
  • Padişah, şekerden daha tatlı olunca canın tatlılığına gitmesi de daha hoş, daha doğru.
  • Ey beni kınayan, sen sağ esen ol. Ey selâmet arayan, sen beni bırak! 1375
  • Benim canım ocaktır, ateşten hoşlanır, ocağa ateş yurdu olmak yeter.
  • Bana ocak gibi aşka yanmak düştü. Bundan kör olansa zaten ocak değildir.
  • Azıksızlık azığı sana azık olursa baki olan canı buldun, ölümden kurtuldun demektir.
  • Gamdan neşe artmaya başladı mı can bahçen güllerle, süsenlerle dolar.
  • Başkasının korktuğu şeyler, sana emniyet verir. Su kuşu, denizden kuvvet bulur, ev kuşuysa perişan olur. 1380
  • Ey tabip, ben; yine divane oldum. Sevgili, ben yine kara sevdalara uğradım.
  • Zincirinin halkalarından her halkanın başka, başka fenleri var. Her halka, başka bir delilik vermede.
  • Her halkanın eseri, başka, başka fenler. Onun için her an başka deliliklerim var.
  • Darbı meseldir, delilikler; fen, fen, çeşit çeşittir. Hele böyle ulu bir beyin zincirine bağlanmış kişide olursa!
  • Bağımı, öyle bir divanelik kopardı ki bütün divaneler bana nasihat verirler! 1385
  • Zünnun’un hatırını sormak üzere dostlarının tımarhaneye gelmeleri