English    Türkçe    فارسی   

2
1409-1433

  • Zahiri kurt, Yusuf’un etrafında dönüp dolaşmadı. Fakat bu haset, işlediği işle kurtları da geçti!
  • گرگ ظاهر گرد یوسف خود نگشت ** این حسد در فعل از گرگان گذشت‏
  • Bu haset kurdu, Yusuf’u yaraladı da “ Biz onu elbiselerimizin başında bırakmış, gitmiştik, kurt kapmış” diye tatlı sözlerle özür serdetti. 1410
  • رحم کرد این گرگ و ز عذر لبق ** آمده که إنا ذهبنا نستبق‏
  • Bu hile, yüz binlerce kurtta bile yok Hele dur, bak, bu kurt sonunda nasıl rüsvay olur!
  • صد هزاران گرگ را این مکر نیست ** عاقبت رسوا شود این گرگ بیست‏
  • Ondan dolayı herkesin yaptığı kötülüğün zararını göreceği gün hasetçiler, muhakkak kurt şeklinde haşredileceklerdir.
  • ز انکه حشر حاسدان روز گزند ** بی‏گمان بر صورت گرگان کنند
  • Hırsla dolu aşağılık ve haram yiyici kişi, o sayı günü domuz şeklinde,
  • حشر پر حرص خس مردار خوار ** صورت خوکی بود روز شمار
  • Zina edenler, avret yerleri kokarak, şarap içenler, ağızları kokarak dirilirler.
  • زانیان را گند اندام نهان ** خمر خواران را بود گند دهان‏
  • Gönüllerin duyduğu o gizli koku, mahşerde açığa çıkar, duyulur. 1415
  • گند مخفی کان به دلها می‏رسید ** گشت اندر حشر محسوس و پدید
  • İnsanın varlığı bir ormana benzer. O deme agâhsan çekin bu varlıktan çekin!
  • بیشه‏ای آمد وجود آدمی ** بر حذر شو زین وجود ار ز آن دمی‏
  • Vücudumuzda binlerce kurt, binlerce domuz. Temiz, pis, güzel, çirkin binlerce sıfat var.
  • در وجود ما هزاران گرگ و خوک ** صالح و ناصالح و خوب و خشوک‏
  • Herhangi huy galipse hüküm, onundur. Maden de altın bakırdan fazlaysa o maden altın sayılır.
  • حکم آن خور است کان غالبتر است ** چون که زر بیش از مس آید آن زر است‏
  • Vücudunda hangi huy galipse o huyun suretine göre haşredilmen gerekir.
  • سیرتی کان بر وجودت غالب است ** هم بر آن تصویر حشرت واجب است‏
  • İnsan da bir an olur, kurtluk zuhur eder, bir an olur, ay gibi Yusuf yüzlü bir güzel haline gelir. 1420
  • ساعتی گرگی در آید در بشر ** ساعتی یوسف رخی همچون قمر
  • İyiliklerle kinler gizli bir yolda gönüllerden gönüllere gidip durmaktadır.
  • می‏رود از سینه‏ها در سینه‏ها ** از ره پنهان صلاح و کینه‏ها
  • Hatta insandan, öküzle eşek bile bilgi sahibi olur, akıllanır, hüner elde eder.
  • بلکه خود از آدمی در گاو و خر ** می‏رود دانایی و علم و هنر
  • Serkeş at, rahvan bir hale gelir, alışır. Ayı oynar, keçi de selâm verir.
  • اسب سکسک می‏شود رهوار و رام ** خرس بازی می‏کند بر هم سلام‏
  • Köpeğe insanın huyu geçer, nihayet çoban olur, av, avlar yahut sürüyü korur.
  • رفت اندر سگ ز آدمیان هوس ** تا شبان شد یا شکاری یا حرس‏
  • Eshabı Kehf’in köpeğine onlardan öyle bir huy sirayet etti ki sonunda Allah’ı aramaya koyuldu. 1425
  • در سگ اصحاب خوبی ز ان وفود ** رفت تا جویای الله گشته بود
  • Kalpte her an bir çeşit şey baş gösterir. İnsan bazen şeytanlaşır, bazen melekleşir. Bazen tuzak kesilir, bazen yırtıcı hayvan!
  • هر زمان در سینه نوعی سر کند ** گاه دیو و گه ملک گه دام و دد
  • Aslanların bildiği o acayip ormandan, gönüller tuzağına gizli bir yolu bulunan o meşelikten,
  • ز آن عجب بیشه که شیر آگه است ** تا به دام سینه‏ها پنهان ره است‏
  • İçten içe hırsızlık et, can mercanını çal! Ey köpekten aşağı, ariflerin gönüllerinden o mercanı elde et.
  • دزدیی کن از درون مرجان جان ** ای کم از سگ از درون عارفان‏
  • Mademki hırsızlık ediyorsun, bari lâtif inciyi çal! Mademki hamallık ediyorsun, bari yüce bir yük yüklen!
  • چون که دزدی باری آن در لطیف ** چون که حامل می‏شوی باری شریف‏
  • Müritlerin, Zünnun’un deli olmayıp mahsustan öyle göründüğünü anlamaları
  • فهم کردن مریدان که ذو النون دیوانه نشده است قاصد کرده است‏
  • Dostlar Zünnun’un bu işinde düşünceye daldılar, zindana gittiler, bu hal hususunda konuşup fikirlerini söylemeye başladılar: 1430
  • دوستان در قصه‏ی ذو النون شدند ** سوی زندان و در آن رایی زدند
  • Dediler ki: “Bunu herhalde kasten yapıyor. Bunda bir hikmet var. O bu dinle bir kıbledir, bir delildir.
  • کاین مگر قاصد کند یا حکمتی است ** او در این دین قبله‏ای و آیتی است‏
  • Ona delilik hükmetsin, o çaldırsın. İmkân mı var? Böyle bir şey onun deniz gibi hudutsuz aklından ne kadar uzak!
  • دور دور از عقل چون دریای او ** تا جنون باشد سفه فرمای او
  • Haşa delilik bulutu, onun ayını örtsün. Böyle bir şey onun ulu makamının kemalinden değildir.
  • حاش لله از کمال جاه او ** کابر بیماری بپوشد ماه او