English    Türkçe    فارسی   

2
1744-1768

  • El ayak. Bizim için övünç vesilesidir; fakat Allah’ın arılığına nispetle kusur.
  • “ Doğmaz, doğurmaz” vasfı ona lâyıktır. Babayı da halk eden o, oğlu da. 1745
  • Doğma, cisim olanın vasfıdır. Doğan, ırmağın bu yüzüne mensuptur.
  • Çünkü doğan, Kevnü Fesat âlemindendir, aşağılıktır, sonradan olmadır. Elbette onu bir meydana getiren lâzım.”
  • Çoban, “ Ya Musa ağzımı bağladın, pişmanlıktan canımı yaktın” dedi;
  • Elbisesini yırtıp yana, yana bir ah çekti, başını alıp çöle doğru yola düştü.
  • Ulu Allah’ın Musa’ya çoban yüzünden darılması
  • Musa’ya Allah’tan şöyle vahiy geldi: “ Kulumuzu bizden ayırdın. 1750
  • Sen ulaştırmaya mı geldin, yoksa ayırmaya mı?
  • Kaadir oldukça ayrılığa ayak basma. Bence en hoşlanılmayan şey ayrılıktır.
  • Ben, herkese bir huy, herkese bir çeşit ıstılah verdim.
  • Ona metih olan söz, sana zemdir; ona göre baldır, sana göre zehir!
  • Bizse temizden de münezzehiz, pisten de. Ağırlıktan da arıyız, çeviklik ve titizlikten de! 1755
  • Kullara ibadet edin diye emrettimse bir kâr, bir fayda elde edeyim diye değil, kullara ihsanlarda bulunayım diye.
  • Hintlilere, Hintlilerin sözleri metihtir. Sintlilere, Sintlilerin.
  • Onların beni tespih etmeleriyle münezzeh, mukaddes olmam. Bu tespih incilerini saymakla kendileri temizlenirler.
  • Biz; dile, söze bakmayız; gönle hale bakarız.
  • Kalp huşu sahibiyse kalbe bakarız, isterse sözünde kulluk ve aşağılık olmasın! 1760
  • Çünkü gönül cevherdir. Söz söylemekse araz. Bu yüzden araz, âriyettir, maksat cevherdir.
  • Manası gizli kapalı yahut başka olan bu çeşit lâflar, ne vakte kadar sürecek? Yanıp yakılmak isterim ben, yanıp yakılmak, ateşe düş!
  • Canda sevgiden bir ateş tutuşur. Düşünceyi, sözü, baştanbaşa yakıver!
  • Musa, edep bilenler başka, canı, ruhu yanmış âşıklar başka.
  • Âşıklara her nefeste bir yanış var. Yıkık köyden haraç, âşar alınmaz. 1765
  • Hatalı söz söylerse bile ona hatalı deme. Kanına bulanıp şehit olursa yıkamaya kalkışma.
  • Şehitlere kan, sudan yeğdir. Bu yanlış sözde yüzlerce doğrudan yeğ!
  • Kâbe’nin içinde kıbleden eser yoktur, dalgıcın ayağında dolak olmazsa ne gam!