English    Türkçe    فارسی   

2
1766-1790

  • Hatalı söz söylerse bile ona hatalı deme. Kanına bulanıp şehit olursa yıkamaya kalkışma.
  • Şehitlere kan, sudan yeğdir. Bu yanlış sözde yüzlerce doğrudan yeğ!
  • Kâbe’nin içinde kıbleden eser yoktur, dalgıcın ayağında dolak olmazsa ne gam!
  • Yürü, sarhoşlardan kılavuzluk arama. Elbisesi paramparça olana yamadan bahsetme.
  • Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Âşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de. 1770
  • Lâlin, lâl olduğunu ispat eden bir damgası olmasa da ne çıkar? Aşk, gam denizinde gamlanmaz ki!
  • Musa Aleyhisselem’a o çobanın mazur olduğuna dair vahiy gelmesi
  • Ondan sonra Hak, Musa’nın sırrına dile gelmeyecek sırlar söyledi;
  • Musa’nın gölüne sözler döktüler. Görmekle söylemeyi birbirine karıştırdılar.
  • Nice defa kendisinden geçti, nice defa kendisine geldi. Kaç kere ezelden ebede uçtu!
  • Eğer bundan ötesini anlatmaya kalkışırsam ahmaklık etmiş olurum. Çünkü bunu açmak, bunu anlatmak, anlayışın ötesindedir. 1775
  • Söylesen akıllar hayran olur. Yazsam birçok kalemler kırılır!
  • Musa Allahtan bu azarı duyunca çöle düşüp çobanın ardınca koştu.
  • O hayran âşığın izini izledi, çöldeki otların tozunu silkti.
  • Âşık ve hayran adamların ayak izleri, başkalarının izlerinden ayrılır, hemen belli olur.
  • Âşık, Ruh gibi bir ayağını yukardan aşağıya atar; bir ayağını fil gibi eğri büğrü basar. 1780
  • Bazen bir dalga gibi bayrak diker, yücelir. Bazen balık gibi suyun içinde gider, görünmez.
  • Bazen de remilcinin remil dökmesi gibi ahvalini toprak üstüne yazar.
  • Musa nihayet onu bulup gördü. Dedi ki: “Müjdemi ver! Allah’tan izin geldi.
  • Hiçbir sebep ve tertip yolu arama; daralan gönlün ne isterse onu söyle!
  • Senin küfrün, din, dinin can nuru. Sen emniyete erişmişsin; bütün bir cihan da senin yüzünden amanda. 1785
  • Ey “Allah dilediğini yapar” sırrına erişip o sırla her şeyden affedilmiş olan kişi; pervasızca yürü, dilini aç!
  • Çoban “ Ey Musa, ben o halde, o sözden geçtim. Şimdi kendi gönlümün kanına bulandım.
  • Ben Sidret-ül Müntehâ’dan da aşmış, oradan bile yüz binlerce yıl öte gitmişim.
  • Sen bir kamçı vurdun, atım şahlanıp sıçradı, kâinatı aştı.
  • Nâsutumuzun mahremi Lâhut’u olsun artık. Aferin eline koluna! 1790