English    Türkçe    فارسی   

2
1784-1808

  • Hiçbir sebep ve tertip yolu arama; daralan gönlün ne isterse onu söyle!
  • Senin küfrün, din, dinin can nuru. Sen emniyete erişmişsin; bütün bir cihan da senin yüzünden amanda. 1785
  • Ey “Allah dilediğini yapar” sırrına erişip o sırla her şeyden affedilmiş olan kişi; pervasızca yürü, dilini aç!
  • Çoban “ Ey Musa, ben o halde, o sözden geçtim. Şimdi kendi gönlümün kanına bulandım.
  • Ben Sidret-ül Müntehâ’dan da aşmış, oradan bile yüz binlerce yıl öte gitmişim.
  • Sen bir kamçı vurdun, atım şahlanıp sıçradı, kâinatı aştı.
  • Nâsutumuzun mahremi Lâhut’u olsun artık. Aferin eline koluna! 1790
  • Şimdi benim halim, söze sığmaz. Zaten bu söylediğim de benim ahvalim değil.
  • Ayna da bir suret görürsün ya. Fakat o senin suretindir, aynanın değil.
  • Neyzen, ney üfler. Fakat bu nefes ve bu nefesten çıkan ses, neyin midir, neyzenin mi.. Bu ses, neyin harcı mı, neyzenin harcı mı?” dedi.
  • Kendine gel, kendine! Allah’ı övsen de bu övüşünü, çobanın lâyık olmayan övüşü gibi bil, öyle tanı.
  • Senin övüşün, çobanın övüşüne nispetle daha iyidir. Ama Allah’a nispetle onun da değeri yok, onun da sonu gelmez. 1795
  • Ne vakte dek ben Allah’a hamlederim deyip duracaksın? Perde kaldırılınca oldu sanılan nice şeylerin olmamış bulunduğu meydana çıkar.
  • Allah’ı anışımın makul olması Allah rahmetindendir. Âdeta istihaze olan kadının namaz kılması gibi bir ruhsattan ibarettir.
  • Onun namazına nasıl kan bulaşmışsa senin Allah’ı anışına da benzetiş ve zannediş bulaşmış!
  • Kan pistir ama bir parçacık su ile temizlenir. Fakat içte öyle pislikler vardır ki,
  • Allah’ın lütuf suyundan gayrı bir şeyle arınmaz, ibadet eden kişinin gönlünden eksilmez. 1800
  • Keşke secdende kıbleden yüzünü çevirmiş olaydın da tek “ Sübhane rabbiyel A’lâ”nın manasına ereydin!
  • “Allah’ım secdem de varlığın gibi sana lâyık değil. Sen, kötülüğe iyilikle mukabele et” diyeydin.
  • Bu yeryüzünde Hakk’ın hikmetinden eser vardır. Ondan dolayı pislikleri giderir, çiçekleri bitirir.
  • Bizim pisliklerimizi örter, karşılığın da ondan koncalar biter.
  • Kâfir vergide, cömertlikte topraktan daha aşağı, daha verimsiz olduğunu görüp, 1805
  • Varlığından çiçek ve meyve bitmediğini, hatta bütün temizlikleri bozup pislemekten başka bir şey yapmadığını anlar da
  • “ Ben aykırı anlamış, yanılmışım, yazık, keşke toprak olsaydım;
  • Keşke topraktan sefer etmeseydim, keşke bir avuç toprak gibi ben de bir tane düşürüp yetiştirseydim..