English    Türkçe    فارسی   

2
1808-1832

  • Keşke topraktan sefer etmeseydim, keşke bir avuç toprak gibi ben de bir tane düşürüp yetiştirseydim..
  • Topraktan sefere düştüm ama beni yol imtihan etti, bu yolculuktan ne armağan getirdim ki?” der.
  • Kâfir yolculuğundan bir fayda görmez, ondan dolayı da bütün meyli toprağadır. 1810
  • Adamın yüzünü geriye çevirmesi, hırstan tamahtandır. Yüzünü yola çevirmesi; doğruluktan niyazdan.
  • Büyümeye meyli olan her ot, büyüyüp durur, yaşar günden güne gelişir!
  • Fakat başını yere eğdi mi de günden güne küçülür, kurur, noksan bulur, mahvolur!
  • Ruhunun meyli, yüceliklere ise yücelir durursun, varacağın yer de orasıdır.
  • Aksine olarak başını yere eğdin mi battın gitti, Hak “ Ben batanları sevmem” demiştir. 1815
  • Musa Aleyhisselâm’ın Ulu Allah’tan zalimlerin galip gelmelerindeki sırrı sorması
  • Musa, “Ey kerem sahibi, ey her işi yapan, ey bir an zikri, uzun bir ömre bedel olan Allah!
  • Bu balçık âleminde eğri büğrü bir iz gördüm. Gönül melekler gibi itiraz etti.
  • “Bir nakış yapıp ona fesat tohumunu ekmekteki maksat nedir?
  • Zulüm ve fesat ateşini alevlendirip mescidi de, secde edenleri de yakmakta ne hikmet var?
  • Bir yalvarış için kan ve irin kaynağını coşturmak neden?” dedim. 1820
  • Ben bunların aynı hikmet olduğunu biliyorum. Fakat maksadım, bu hikmetin büsbütün açığa çıkması ve benim açıkça görmem.
  • O yakîn bana “Sus” dediği halde görme hırsı “ hayır, coş!” demekte.
  • Sen, Meleklere sırrını gösterdin. Böyle bir lezzet, kahır ve minhete değer!
  • Âdemin nurunu Meleklere açıkça arz ettin, müşküllerini halleyledin.
  • Ölümün sırrını hasredilmen söyler, yaprağın hikmetini meyveler anlatır! 1825
  • Kanın, meninin sırrı da insanın duygusudur; her artmanın sonu da nihayet eksilme!
  • Yazan kişi önce yazı yazacağı tahtayı yıkar, temizler; sonra ona harfleri yazar.
  • Allah da önce gönlü kan eder, hor hakir gözyaşıyla yıkar, sonra o gönle sırları kaydeder.
  • Yıkamakla, o levhi bir defter yapmak istediklerini bilmek, anlamak gerek.
  • Bir evin temelini atacakları vakit oradaki eski ve evvelki yapıyı yıkarlar. 1830
  • Sonunda arı duru su çıkarmak için önce yerden toprak çıkarırlar.
  • Çocuklar, hacamattan ağlarlar. Çünkü işin hikmetini bilmezler ki.