- Er dedi ki; “Vallahi bunu hasedinden söyledin, yoksa sen ayıya ne bakıyorsun, sevgilisini gör!”
- گفت و الله از حسودی گفت این ** ور نه خرسی چه نگری این مهر بین
- Adam, “Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir, benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir.
- گفت مهر ابلهان عشوهده است ** این حسودی من از مهرش به است
- Be adam, gel benimle bir ol da o ayıyı sür, defet. Hemcinsini bırakıp ayıya güvenme” dediyse de
- هی بیا با من بران این خرس را ** خرس را مگزین مهل هم جنس را
- Er, “Git, git hasetçi herif, kendi işine bak” dedi. Adam “İşim buydu ama sana nasip değil.
- گفت رو رو کار خود کن ای حسود ** گفت کارم این بد و رزقت نبود
- Yüce kişi ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya. Onu bırak da eşin dostun ben olayım. 2020
- من کم از خرسی نباشم ای شریف ** ترک او کن تا منت باشم حریف
- Başına bir şey gelecek diye yüreğim titriyor. Böyle bir ayı ile ormanlığa gitme.
- بر تو دل میلرزدم ز اندیشهای ** با چنین خرسی مرو در بیشهای
- Yüreğim asla olmayacak şeyden titremedi. Bu seziş Allah nurundandır, saçma değil.
- این دلم هرگز نلرزید از گزاف ** نور حق است این نه دعوی و نه لاف
- Ben müminim “Mümin Allah nuruyla bakar” sırrına mazharım. Kendine gel, kendine! Bu ateşgedeyi bırak!” dedi.
- مومنم ینظر بنور الله شده ** هان و هان بگریز از این آتشکده
- Bu sözler, erin kulağına girmedi. Suizan adama kuvvetli bir settir.
- این همه گفت و به گوشش در نرفت ** بد گمانی مرد را سدی است زفت
- Ayının elini tuttu, adamın elini bıraktı. Adam da “Senin aklın başında değil, gidiyorum” dedi. 2025
- دست او بگرفت و دست از وی کشید ** گفت رفتم چون نهای یار رشید
- Er dedi ki: “Git benim kaydıma kalma. Boş boğaz herif, o derece bilirlikten dem vurup durma”
- گفت رو بر من تو غم خواره مباش ** بو الفضولا معرفت کمتر تراش
- Adam tekrar “Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine lütfetmiş olursun” dedi.
- باز گفتش من عدوی تو نیام ** لطف باشد گر بیایی در پیام
- Er “Uykum geldi. Bırak beni işine git” dedi. Adam “Yahu, ne olur bir dosta uy da,
- گفت خوابستم مرا بگذار و رو ** گفت آخر یار را منقاد شو
- Akıllı birisinin himayesinde, gönül sahibi bir dostun civarında uyu” dedi.
- تا بخسبی در پناه عاقلی ** در جوار دوستی صاحب دلی
- Babayiğit, o adamın ısrarından hayallenip kızıverdi, yüzünü çevirip, 2030
- در خیال افتاد مرد از جد او ** خشمگین شد زود گردانید رو
- “Bu galiba bir katil, bana kastetmeye geldi yahut bir şey umuyor, dilenci ve külhani herifin biri!
- کاین مگر قصد من آمد خونی است ** یا طمع دارد گدا و تونی است
- Yahut da beni bu ayıyla korkutma hususunda evvelce dostlarıyla bahse girişmiş olmalı” dedi.
- یا گرو بسته ست با یاران بدین ** که بترساند مرا زین هم نشین
- İçinin kötülüğünden hatırına iyi bir şey gelmedi.
- خود نیامد هیچ از خبث سرش ** یک گمان نیک اندر خاطرش
- Bütün hüsnü zannı ayıyaydı. Sanki ayıyla aynı cinstendi!
- ظن نیکش جملگی بر خرس بود ** او مگر مر خرس را هم جنس بود
- Bir köpek uğruna bir akılıyı itham etti, ayıyı muhabbet ve merhamet sahibi bir dost bildi! 2035
- عاقلی را از سگی تهمت نهاد ** خرس را دانست اهل مهر و داد
- Musa Aleyhisselâm’ın öküze tapana “Nerde düşüncen, nerde ihtiyatın, tedbirin?” demesi
- گفتن موسی علیه السلام گوساله پرست را که آن خیال اندیشی و حزم تو کجاست
- Musa bir hayal sarhoşuna dedi ki: “Ey kötülükten, sapıklıktan fena düşüncelere saplanmış kişi,
- گفت موسی با یکی مست خیال ** کای بد اندیش از شقاوت وز ضلال
- Benden bunca bürhan görmene ne benim bu derece güzel huyuma rağmen, peygamber olup olmadığıma dair yüzlerce şüphen vardı.
- صد گمانت بود در پیغمبریم ** با چنین برهان و این خلق کریم
- Benden yüz binlerce mucize gördüğün halde hayalin yüz kat artmakta, o derece şüpheye, zanna düşmekteydin.
- صد هزاران معجزه دیدی ز من ** صد خیالت میفزود و شک و ظن
- Hayalden, vesveseden daraldın, Peygamberliğime ta’nedip durmaya başladın.
- از خیال و وسوسه تنگ آمدی ** طعن بر پیغمبریام میزدی
- Seni Firavuna uyanların şerrinden kurtarmak için denizden apaçık toz kopardım. 2040
- گرد از دریا بر آوردم عیان ** تا رهیدیت از شر فرعونیان