English    Türkçe    فارسی   

2
2072-2096

  • Bunların yüzünden İslam dininin şöhreti Basra’yı Tebük’ü aşar. Çünkü halk, padişahlarının dinindendir.
  • Diye düşündün, bu yüzden de hidayet isteyen körden yüz çevirdin, onun sohbetinden sıkıldın.
  • “Bunlar her vakit ele geçmez. Sen dostlarımızdansın, vaktin de geniş.
  • Bu dar vakitte işime mâni olma. Bunu sana darılarak, kızarak söylemiyorum, nasihat yollu söylüyorum” dedin. 2075
  • Fakat Ey Ahmet, Allah indinde bu bir tek kör, yüzlerce Kayserden, yüzlerce vezirden yeğdir.
  • İnsanlar madenlerdir, sözünü hatırına getir. Öyle maden olur ki yüz binlerce madenden daha değerlidir.
  • Gizli kalmış lâl ve akik madeni, yüz binlerce bakır madeninden değerlidir.
  • Ey Ahmet, burada malın faydası yok. Aşkla, dertle, dumanla dolu gönül lâzım.
  • Gönlü aydın kör gelince kapıyı kapama. Ona nasihat ver, nasihat onun hakkıdır. 2080
  • İki üç ahmak seni inkâr etse neden acılaşırsın, sen zaten şeker madenisin.
  • İki üç ahmak seni itham etse bile Hak, sana tanıklık eder” dedi.
  • (Muhammed dedi ki:) “Âlemin ikrarından fariğim. Birisine Allah tanık olursa gayrı ona ne gam!
  • Yarasa, güneşi göremez. Görüyorum dese bile gördüğü güneş değildir.
  • Yarasaların nefretinden de anlaşılıyor ki ben ulu Allah’ın parlak bir güneşiyim. 2085
  • Bir gül suyuna bokböcekleri rağbet etseler bu, onun gül olmadığına delâlet eder.
  • Kalp akça mihenk istese, mihengin mihenk oluşunda şüphe hâsıl olur.
  • Bil ki hırsız geceyi ister, gündüzü değil. Ben gece değilim, cihanda parıldayan gündüzüm.
  • Bey ayırıcıyım. Benden bir saman çöpü bile geçmesin diye kalbur gibi her şeyi eler, ayırt ederim.
  • Bunların nakışlardan, suretlerden ibaret olduğunu, onlarınsa can bulunduğunu göstermek üzere unu, kepekten ayırırım. 2090
  • Ben, dünyada Allah terazisiyim. Hafif olan her şeyi ağırdan tefrik eder, gösteririm.
  • Öküz, elbette bir buzağıyı Allah tanır. Eşek müşteri olup bir şey alsa, elbette ham kavun alır.
  • Ben öküz değilim ki, beni buzağı satın alsın. Ben, diken değilim ki beni deve yesin!
  • O, bana cevrettim sanır, hâlbuki hakikatte âdeta aynamı siler, cilâlar.”
  • Bir delinin Calinus’a yaltaklanması, Calinus’un bundan korkması
  • Calinus, eshabına “Bana filân ilâcı verin” dedi. 2095
  • İçlerinden birisi dedi ki: “Ey her fenni bilen üstat, bu ilâcı delilik için verirler.