Adam gönlündeki sırrı söylemeye imkân bulamadı. Ondan vazgeçip veliyi alaya aldı.
او مجال راز دل گفتن ندید ** زو برون شو کرد و در لاغش کشید
Dedi ki: “Bu sokakta oturan kadınlardan birini almak istiyorum. Benim gibi bir adama acaba hangisi lâyık?”
گفت میخواهم در این کوچه زنی ** کیست لایق از برای چون منی
Veli, “Dünyada üç türlü kadın vardır. İkisi zahmet ve mihnetten ibarettir, biri daimi bir hazinedir.2405
گفت سه گونه زناند اندر جهان ** آن دو رنج و این یکی گنج روان
Onu alırsan tamamıyla senin olur. İkincisinin yarısı senin olur, yarısı senden ayrı kalır.
آن یکی را چون بخواهی کل تراست ** و آن دگر نیمی ترا نیمی جداست
Üçüncü ise hiç sana mal olmaz. Bunu duydun ya. Hadi şimdi yürü, ben gidiyorum.
و آن سوم هیچ او ترا نبود بدان ** این شنودی دور شو رفتم روان
Sen de durma atım seni tepelemesin. Yoksa bir düştün mü, bir daha kalkamazsın!” dedi.
تا ترا اسبم نپراند لگد ** که بیفتی بر نخیزی تا ابد
Şeyh, sopasını sürüp çocukların arasına katıldı. O genç adam ona tekrar bağırdı.
شیخ راند اندر میان کودکان ** بانگ زد بار دگر او را جوان
“Gel de hiç olmazsa şunu etraflıca anlat. Bu söylediğin üç çeşit kadın kimlerdir? Onu bir söyle!”2410
که بیا آخر بگو تفسیر این ** این زنان سه نوع گفتی بر گزین
Şeyh, yine onun yanına at sürüp dedi ki: “Bakir, tamamıyla sana mal olur, gamdan kurtulursun.
راند سوی او و گفتش بکر خاص ** کل ترا باشد ز غم یابی خلاص
Yarısı senin olan da duldur. Fakat hiçbir suretle sana mal olmayan, evlâdı olan kadındır.
و انکه نیمی آن تو بیوه بود ** و انکه هیچست آن عیال با ولد
İlk kocasından evlâdı olursa sevgisi de, bütün hâtıraları da oraya gider.
چون ز شوی اولش کودک بود ** مهر و کل خاطرش آن سو رود
Hadi git, atım seni tepmesin. Uzaklaş, yoksa serkeş atımın nalı seni ezer!
دور شو تا اسب نندازد لگد ** سم اسب توسنم بر تو رسد
Şeyh yine hay huy edip sopasını sürdü, yine çocukları yanına çağırdı.2415
های و هویی کرد شیخ و باز راند ** کودکان را باز سوی خویش خواند
Adam tekrar bağırdı: “Ey ulu padişah, bir sualim kaldı, gel!” dedi.
باز بانگش کرد آن سایل بیا ** یک سؤالم ماند ای شاه کیا
Şeyh tekrar o tarafa gelip “Çabuk söyle, nedir? Çok duramam, çünkü o çocuk meydandan topumu kaptı!” dedi.
باز راند این سو بگو زودتر چه بود ** که ز میدان آن بچه گویم ربود
Adam “Ey Padişah, bu kadar akla, edebe sahip olduğun halde bu ne divanelik, bu ne iş. Şaşılacak şey!
گفت ای شه با چنین عقل و ادب ** این چه شیداست این چه فعل است ای عجب
Sen söz söylerken Aklı Küllünde ötesindesin; bir güneş olduğun halde nasıl delilikle gizleniyorsun” dedi.
تو ورای عقل کلی در بیان ** آفتابی در جنون چونی نهان
Şeyh dedi ki: ”Bu külhanbeyleri beni bu şehre kadı yapmaya karar verdiler.2420
گفت این اوباش رایی میزنند ** تا در این شهر خودم قاضی کنند
Reddettim, 'imkânı yok. Senin gibi âlim, fâzıl kimse yok.
دفع میگفتم مرا گفتند نی ** نیست چون تو عالمی صاحب فنی
با وجود تو حرام است و خبیث ** که کم از تو در قضا گوید حدیث
Şeriatta da senden aşağı birisini kendimize ulu yapmamıza müsaade yok.' dediler.
در شریعت نیست دستوری که ما ** کمتر از تو شه کنیم و پیشوا
Bunun zoruyla kendimi deli gösterdim, deliliğe Tanrı rahmeti geç erişir ama adamakıllı eriyordum. Fakat hakikatte evvelce ne idiysem yine oyum benim ben.
زین ضرورت گیج و دیوانه شدم ** لیک در باطن همانم که بدم
Aklım hazinedir, ben viraneyim. Deliyim hazineyi gösterirsem!2425
عقل من گنج است و من ویرانهام ** گنج اگر پیدا کنم دیوانهام
Divane odur ki divane olmadı, divane odur ki bu bekçiyi gördüğü halde evine girmedi.
اوست دیوانه که دیوانه نشد ** این عسس را دید و در خانه نشد
Benim bilgim cevherdir, araz değil. Bu değerli bilgi, bir maksada erişmek için değil ki.
دانش من جوهر آمد نه عرض ** این بهایی نیست بهر هر غرض