English    Türkçe    فارسی   

2
253-277

  • Şeytan’ın ağzından çıkan “Lâhavle”ye kanan kişi, savaşta o eşek gibi tepesi üstüne düşer.
  • از دم دیو آن که او لاحول خورد ** هم چو آن خر در سر آید در نبرد
  • Dünyada Şeytan’ın şeytanlığına uyan; dost yüzlü düşmanın hürmetine, hilesine kanarsa,
  • هر که در دنیا خورد تلبیس دیو ** و ز عدوی دوست رو تعظیم و ریو
  • O eşek gibi arıklıktan ve sersemlikten İslâm yolunda, Sırat köprüsünün üstünde tepe taklak gelir. 255
  • در ره اسلام و بر پول صراط ** در سر آید همچو آن خر از خباط
  • Kötü dostun işvelerine kulak verme; yeryüzünde tuzak gör, emniyetle yürüme.
  • عشوه‏های یار بد منیوش هین ** دام بین ایمن مرو تو بر زمین‏
  • Yüz binlerce “ Lâhavle” okuyan Şeytan’a bak; ey Âdem, iblisi gör, bak nasıl yılanda gizlenmiş!
  • صد هزار ابلیس لاحول آر بین ** آدما ابلیس را در مار بین‏
  • Dostun postunu yüzmek için kasap gibi sana “Ey can, ey sevgili” diye hitap eder.
  • دم دهد گوید ترا ای جان و دوست ** تا چو قصابی کشد از دوست پوست‏
  • Bu suretle postunu yüzmek ister. Düşmanların afyonunu tadan kişinin vay haline!
  • دم دهد تا پوستت بیرون کشد ** وای او کز دشمنان آفیون چشد
  • Ağlatıp inleterek kanını dökmek için kasap gibi ayağın baş kor, sana hitaplarda bulunur. 260
  • سر نهد بر پای تو قصاب‏وار ** دم دهد تا خونت ریزد زار زار
  • Aslanlar gibi avını kendin avla. Yabancının yaltaklanmasını da terk et, akrabanın yaltaklanmasını da!
  • همچو شیری صید خود را خویش کن ** ترک عشوه‏ی اجنبی و خویش کن‏
  • Aşağılık kişilerin hürmetini, hatır saymasını, o hizmetçinin hürmeti ve hatır sayması gibi bil. Kimsesizlik, adam olmayan kişilerin işvesinden iyidir.
  • همچو خادم دان مراعات خسان ** بی‏کسی بهتر ز عشوه‏ی ناکسان‏
  • İnsanların arazisine ev kurma, kendi işini, gör yabancı kişinin işini değil!
  • در زمین مردمان خانه مکن ** کار خود کن کار بیگانه مکن‏
  • Yabancı kişi kimdir? Senin toprak bedenin, senin gama, eleme düşmen de onun yüzündendir.
  • کیست بیگانه تن خاکی تو ** کز برای اوست غمناکی تو
  • Tene yağlı, ballı şeyleri verdikçe cevherini, hakikatini semirmiş göremezsin. 265
  • تا تو تن را چرب و شیرین می‏دهی ** جوهر خود را نبینی فربهی‏
  • Teni miskler içine yerleştirsen yine ölüm gününde pis kokusu meydana çıkar.
  • گر میان مشک تن را جا شود ** روز مردن گند او پیدا شود
  • Miski tene sürme, gönle sür. Misk nedir? Ululuk sahibi Allah’ın adı.
  • مشک را بر تن مزن بر دل بمال ** مشک چه بود نام پاک ذو الجلال‏
  • O münafık, miski tene sürer de ruhu, külhanın ta dibine sokar.
  • آن منافق مشک بر تن می‏نهد ** روح را در قعر گلخن می‏نهد
  • Dilin de Allah adı, canındaysa imansız düşüncesi yüzünden pis kokular!
  • بر زبان نام حق و در جان او ** گندها از فکر بی‏ایمان او
  • Onun zikretmesi külhanda biten yeşilliğe, aptes bozulan yerde yetişen gül ve süsene benzer. 270
  • ذکر با او همچو سبزه گلخن است ** بر سر مبرز گلست و سوسن است
  • O yeşillik orada ariyettir. O gülün yeri oturulan işret edilen yerdir.
  • آن نبات آن جا یقین عاریت است ** جای آن گل مجلس است و عشرت است‏
  • Temiz şeyler temizlere aittir; pisler de pis şeylere... Kendine gel!
  • طیبات آید به سوی طیبین ** للخبیثین الخبیثات است هین‏
  • Kin yüzünden yol azıtanlara kin tutma. Çünkü onların kabirlerini de kin tutanların yanına kazarlar.
  • کین مدار آنها که از کین گمرهند ** گورشان پهلوی کین داران نهند
  • Kinin aslı cehennemdir. Senin kinin o küll’ün cüz’üdür, dinin de düşmanı.
  • اصل کینه دوزخ است و کین تو ** جزو آن کل است و خصم دین تو
  • Mademki sen cehennemin cüz’üsün; aklını başına al cüzü, küllünün yanında karar eder. 275
  • چون تو جزو دوزخی پس هوش دار ** جزو سوی کل خود گیرد قرار
  • Acı, mutlaka acılara katılır. Bâtıl söz nasıl olur da Hakk’a ulaşır?
  • تلخ با تلخان یقین ملحق شود ** کی دم باطل قرین حق شود
  • Kardeş, sen ancak o düşünceden, o ruhtan ibaretsin. Mütebaki varlığın bakımındansa kemik ve deriden başka bir şey değilsin.
  • ای برادر تو همان اندیشه‏ای ** ما بقی تو استخوان و ریشه‏ای‏